Results for yüzüstü translation from Turkish to English

yüzüstü
charmy the orbz

yüzüstü uzandım.
i lay on my face.

seni yüzüstü bırakmayacağım.
i won't forsake you.

tom yüzüstü yere kapaklandı.
tom fell flat on his face.

tom'u yüzüstü bıraktım.
i've let tom down.

Öyleyse, öksüzü yüzüstü bırakma.
as for the orphan, do not oppress him,

bunu duyan musa yüzüstü yere kapandı.
and when moses heard it, he fell upon his face:

avram yüzüstü yere kapandı. tanrı,
and abram fell on his face: and god talked with him, saying,

oysa yoksulun dostu onu yüzüstü bırakır.
wealth maketh many friends; but the poor is separated from his neighbour.

Şu anda, binlerce işçi yüzüstü bırakılmış halde.
currently, right now, thousands of workers are abandoned.

kim kötülük getirirse, ateşe yüzüstü kapaklanır."
and those who do evil will be flung down on their faces in the fire.

ama pratik olsun diye havuzda yüzüstü yatarak yapıyordum.
but in practice, i would do it face down, floating on the pool.

Ülkede yaşadığınız sürece levilileri yüzüstü bırakmamaya dikkat edin.
take heed to thyself that thou forsake not the levite as long as thou livest upon the earth.

"onlar bizi (yüzüstü) bırakıp-kayboldular" diyecekler.
they say: they have departed from us.

bunun üzerine musayla harun İsrail topluluğunun önünde yüzüstü yere kapandılar.
then moses and aaron fell on their faces before all the assembly of the congregation of the children of israel.

o gün yüzüstü ateşe sürüklendiklerinde "cehennemin elemini tadın!" denir.
on that day they will be dragged into the fire faces foremost, (and told:) "taste the feel of hell."

o gün, yüzüstü ateşe sürüklenip atılırlar; tadın bakalım, cehennemin yakışını.
on that day they will be dragged into the fire faces foremost, (and told:) "taste the feel of hell."

Şeytan insanı (uçuruma sürükleyip sonra) yüzüstü bırakıp rezil rüsvay eder.
ah! the evil one is but a traitor to man!"

Şimdi, yüzüstü kapanarak yürüyen mi doğru gider, yoksa yolda düzgün yürüyen mi?
can one who walks with his head hanging down be better guided that one who walks with his head upright?

krala, ‹‹peygamber natan geldi›› dediler. natan kralın huzuruna çıkıp yüzüstü yere kapandı.
and they told the king, saying, behold nathan the prophet. and when he was come in before the king, he bowed himself before the king with his face to the ground.