Results for yaşayan translation from Turkish to English

yaşayan ölüprocess status
zombie

yaşayan birer dinazor.
birds are living dinosaurs.

o yaşayan bir fosil!
he is a living fossil!

kılıçla yaşayan kılıçla ölür.
he who lives by the sword will die by the sword.

o, bitişikte yaşayan adamdır.
that's the man who lives next door.

havasız ortamda yaşayan mikroorganizmalar
anaerobic microorganisms

bitişikte yaşayan gence soralım.
let's ask the boy who lives next door.

elbette, yaşayan organizmalardan bahsediyorum.
i'm talking, of course, about living organisms.

nara'da yaşayan bir arkadaşım var.
i have a friend living in nara.

orada yaşayan herkes bir yalancıdır
everyone living there is a liar

her zaman yalnız yaşayan biriydim.
i was always a loner.

sana, yaşayan tanrıya sevinçle haykırıyor.
my soul longeth, yea, even fainteth for the courts of the lord: my heart and my flesh crieth out for the living god.

amerika'da yaşayan bir arkadaşım var.
i have a friend who lives in america.

balinalar okyanusta yaşayan büyük memelilerdir.
whales are very large mammals that live in the ocean.

sonra, yaşayan organizmaları eklemeye hazırız.
and then we're ready to add the living organism.

açıkta yaşayan insanlarınsa mağduriyetlerinin sonu gelmez.
for those people that live under the open skies, there is no end to their suffering.

tímea, polonya'da yaşayan bir macardır.
tímea is a hungarian living in poland.

bitişikte yaşayan çocuk sık sık eve geç gelir.
the boy who lives next door often comes home late.

orada hemen hemen yaşayan herkes bir yalancıdır
almost everyone living there is a liar

bu değişik deneyimleri yaşayan insanların sözlerini yazdı.
he quoted the words of all kinds of people who'd had a variety of these experiences.