Results for yaratabileceği translation from Turkish to English

bu şekilde yazılımın yaratabileceği zarar sadece söz konusu makine ile sınırlı kalacaktır.
in this way, the damage caused the software is limited to the said machine.

komisyon, türkiye'nin enerji taleplerinin çevre üzerinde yaratabileceği etkinin altını çizdi.
the commission highlighted the impact that turkey's energy demands may be having on the environment.

bulgar başbakanı, olumsuz bir ak raporu ve yaptırımların reformların cesaretini kırıp siyasi istikrarsızlık yaratabileceği konusunda uyardı.
bulgaria's prime minister warns that a negative ec assessment and sanctions could discourage reform and sow political instability.

gerek ecb gerekse ak, Çarşamba günü kıbrıs rum ve kıbrıs türk toplumlarının nihai birleşmesinin yaratabileceği potansiyel etkiler konusunda uyardılar.
both the ecb and the ec cautioned wednesday about the potential economic impact the eventual reunification of the greek cypriot and turkish cypriot communities could have.

jazexhi, osmanlıların bu olumsuz imajının uzun vadede türkiye'nin etnik arnavutlara yönelik algısı üzerinde etki yaratabileceği konusunda uyarıyor.
this negative view of the ottomans could also reverberate on turkey's perception of ethnic albanians over the long-run, warns jazexhi.

se times: kosova'nın son durumu ve komşu ülkeler üzerindeki olasi yaratabileceği olası nufuzuna ilişkin görüşleriniz neler?
se times: what is your opinion on the final status of kosovo and its possible influence on the neighbouring countries?

daire yaptığı açıklamada, iç sınırların ihlali üye ülkelerin ulusal güvenliği üzerinde olumsuz bir etki yaratabileceği için, vizesiz seyahatin bir dolu avantajın yanı sıra güçlükler de oluşturduğunu belirtti.
visa-free travel offers many advantages but also poses challenges, the office said in a statement, because abolishing internal borders could have a negative impact on the national security of member states.

eufor'un planlama ve bilgi paylaşımı yoluyla stratejik seviyede ve doğrudan destek yoluyla taktik seviyede fark yaratabileceği de leakey'nin sözleri arasında yer aldı.
eufor can make a difference at the strategic level, with planning and information sharing and at a tactical level with direct support, he said.

dolly’nin klonlanmasında donör olarak kullanılan hücre meme bezinden alındı ve böylece vücudun spesifik bir bölgesinden alınan hücrenin bütün bir bireyi yeniden yaratabileceği ve sağlıklı bir klonun üretilebileceği kanıtlanmış oldu.
the cell used as the donor for the cloning of dolly was taken from a mammary gland, and the production of a healthy clone therefore proved that a cell taken from a specific part of the body could recreate a whole individual.

siyasi analist enver kazaz, "dodik-coviç eksenini" ülkede gereksiz bir siyasi kriz yaratabileceği gerekçesiyle son derece tehlikeli buluyor.
enver kazaz, a political analyst, considers the "dodik-covic axis" extremely dangerous because it could create an unneeded political crisis in the country.

İki parti arasında yaşanması olası anlaşmazlıkların ise, ülkedeki en güçlü parti konumunda bulunan koştunitza'nın muhafazakar sırbistan demokratik partisi'nin daha da güçlenmesine yol açacak karşı bir etki yaratabileceği ifade ediliyor.
possible conflicts between the two parties could prove to be counterproductive, further empowering the strongest party in serbia -- kostunica's conservative democratic party of serbia.

göğüs hastalıkları polikliniğinde hafif ve orta şiddette ancak bazı durumlarda uyunç sorunu yaratabilecek yan etkiler saptanmıştır.
most of the adverse reactions were of limited intensity but some of these side effects might effect patients comp­liance.