Results for tövbe tövbe translation from Turkish to French

tövbe tövbe
repentir repentir

allah dilediğine tövbe nasip eder.
allah accueille le repentir de qui il veut.

toz ve kül içinde tövbe ediyorum.››
c`est pourquoi je me condamne et je me repens sur la poussière et sur la cendre.

eğer tövbe ederlerse kendileri için hayırlı olur.
s'ils se repentaient, ce serait mieux pour eux.

artık tövbe ederseniz bu, daha hayırlıdır size.
si vous vous repentez, ce sera mieux pour vous.

allah'ın, kabulünü üstlendiği tövbe, bilgisizlikle kötülük işleyip de çok geçmeden tövbe edenler içindir.
allah accueille seulement le repentir de ceux qui font le mal par ignorance et qui aussitôt se repentent.

ben tövbe edip, sana teslim olanlardanım," demelidir.
je me repens à toi et je suis du nombre des soumis».

sizin onu kuşatamayacağınızı bildi de size tövbe nasip etti.
il sait que vous ne saurez jamais passer toute la nuit en prière.

etkili öğüt veren bir tövbe ile allah'a yönelin.
repentez-vous à allah d'un repentir sincère.

bu ikisi tövbe eder, durumlarını düzeltirlerse onlara eziyetten vazgeçin.
s'ils se repentent ensuite et se réforment, alors laissez-les en paix.

samimî ve kesin bir dönüşle allah'a tövbe ediniz!
repentez-vous à allah d'un repentir sincère.

hala mı tövbe etmeyecekler allah'a ve hala mı yarlıgamasını istemeyecekler?
ne vont-ils donc pas se repentir à allah et implorer son pardon?

ancak içlerinden tövbe edenler, hallerini düzeltenler ve doğruyu söyleyenler müstesna.
sauf ceux qui se sont repentis, corrigés et déclarés: d'eux je reçois le repentir.

allah çok affedicidir, cezayı çabuklaştırmaz (tövbe için fırsat tanır).
et allah est pardonneur et patient.

allah'ın, onlara tövbe nasib etmesi ve tövbelerini kabul eylemesi umulur.
il se peut qu'allah accueille leur repentir.

İşte denecek, size, mabuduna tövbe eden, emri, iyideniyiye koruyan herkese vaadedilen bu.
«voilà ce qui vous a été promis, [ainsi qu'] à tout homme plein de repentir et respectueux [des prescriptions divines]

bâri, kendilerine şiddetimiz geldiği vakit yalvarsaydılar, tövbe etseydiler! fakat heyhât!
pourquoi donc, lorsque notre rigueur leur vînt, n'ont-ils pas imploré (la miséricorde)?

ancak onlardan tövbe edip hallerini düzelten ve gerçekleri açıklayanlara gelince: ben onların tövbelerini kabul ederim.
sauf ceux qui se sont repentis, corrigés et déclarés: d'eux je reçois le repentir.

hepiniz toptan allah'a tövbe ediniz ki felaha eresiniz! [35,59]
et repentez-vous tous devant allah, ô croyants, afin que vous récoltiez le succès.

ancak tövbe edip hallerini düzelterek allah'a yapışan ve dinlerini samimiyetle allah'a özgüleyenler müstesnadır.
sauf ceux qui se repentent, s'amendent, s'attachent fermement à allah, et lui vouent une foi exclusive.