Results for gerçekleşir translation from Turkish to Spanish

o'nun sözü gerçekleşir.
se cumplirá su promesa.

o zaman tasarıların gerçekleşir.
encomienda a jehovah tus obras, y tus pensamientos serán afirmados

rabbimin vâdi mutlaka gerçekleşir.”
lo que mi señor promete es verdad».

allah'ın vâdi mutlaka gerçekleşir.
se cumplirá su promesa.

Şüphesiz ki rabbimizin vaadi gerçekleşir.
¡se ha cumplido, sí, la promesa de nuestro señor!'

lakin azap sözü inkarcıların aleyhine gerçekleşir.
pero se cumplirá la sentencia del castigo contra los infieles.

gözden geçirilmesine ihtiyaç duyulduğunda gerçekleşir)
no regulada (se lleva a cabo superior,aunque los programas de cuando es necesario un proceso formación del profesorado no han de revisión de la acreditación) estado sometidos a evaluación

ne vâd ederse mutlaka gerçekleşir.” derler.
¡se ha cumplido, sí, la promesa de nuestro señor!'

allah’ın emri her zaman gerçekleşir. [4,23]
¡la orden de alá se cumple!

böylece o topluma verilmiş söz gerçekleşir ve onu yerle bir ederiz.
entonces, la sentencia contra ella se cumple y la aniquilamos.

faturalama, işleminizle aynı anda ya da işleminizden kısa bir süre sonra gerçekleşir.
la facturación se produce en el momento de o poco después de su transacción.

yalancı ise, bu onun problemidir; yok doğru sözlü ise onun size anlattıkları gerçekleşir.
pero, si dice verdad, os alcanzará algo de aquello con que os amenaza.

rabbinin, "onlar cehennemin halkıdır," diye inkarcılar hakkında verdiği sözü böylece gerçekleşir.
así se cumplió la sentencia de tu señor contra los infieles: que serían los moradores del fuego.

bu genellikle konunun avrupa ombudsmanlar ağının bir üyesine devredilmesi veya size ağın bir üyesi ile bağlantıya geçmenizin tavsiye edilmesi şeklinde gerçekleşir.
en numerosas ocasiones, ello supone transferir su caso a un miembro de la red europea de defensores del pueblo o aconsejarle que contacte a un miembro de la red.

ancak, durgunluk içindeki ekonomiler çoğunlukla sorumlu çevre yönetimini gerçekleştirmek için gereken yatırımları yapamaz, daha az yenilik gerçekleşir ve çevre politikalarına daha az ilgi gösterilir.
sin embargo, las economías estancadas a menudo no pueden realizar las inversiones necesarias para garantizar una gestión ambiental responsable, por lo que realizan menos innovaciones y prestan menos atención a la política ambiental.

bunların üretimi, su kaynaklarının dolaylı ve çoğunlukla gizli bir ihracına yol açmaktadır: örneğin, ab’de pamukla ilgili su ayak izinin (yani tüketilen malların ve hizmetlerin üretiminde kullanılan toplam su miktarı ölçüsü) % 84’ü ab dışında, çoğunlukla yoğun sulama yapılan, su kıtlığının hüküm sürdüğü bölgelerde gerçekleşir (28).
su producción se traduce en una exportación indirecta, y a menudo implícita, de recursos hídricos: por ejemplo, el 84% de la huella hídrica (una medida para la cantidad total de agua utilizada para producir