Usted buscó: ayunar (Español - Turco)

ayunar
oruç

pero os conviene más ayunar.
kim gönülden iyilik yaparsa o iyilik kendisinedir.

pero os conviene más ayunar. si supierais...
bilirseniz oruç tutmanız, sizin için daha hayırlıdır.

y, si uno hace el bien espontáneamente, tanto mejor para él. pero os conviene más ayunar.
kim gönül isteğiyle (daha fazla yoksulu doyurmak için) iyilik yaparsa kendisi için daha iyidir; ancak oruç tutmanız sizin için en iyisidir, bir bilseniz!

quien no pueda hacerlo, deberá ayunar durante dos meses consecutivos antes de cohabitar de nuevo.
(buna imkan) bulamayan kimse, hanımıyla temas etmeden önce ardarda iki ay oruç tutar.

pero, si no encuentra qué ofrecer, deberá ayunar tres días durante la peregrinación mayor y siete a su regreso, esto es, diez completos.
(kurban) bulamayan kimse üç gün hacda, yedi gün de döndüğünüz zaman (olmak üzere) tam on gün oruç tutar.

jesús les dijo: --¿acaso pueden ayunar los que están de bodas mientras el novio está con ellos? entretanto que tienen al novio con ellos, no pueden ayunar
İsa şöyle karşılık verdi: ‹‹güvey aralarında olduğu sürece davetliler oruç tutar mı? güvey aralarında oldukça oruç tutmazlar!

cuando estéis en seguridad, quien aproveche para hacer la peregrinación menor, mientras llega el tiempo de la mayor, que ofrezca una víctima según sus posibilidades. pero, si no encuentra qué ofrecer, deberá ayunar tres días durante la peregrinación mayor y siete a su regreso, esto es, diez completos.
güven içinde olursanız, hacca kadar umreden faydalanabilen kimseye kolayına gelen bir kurban kesmek, bulamayana, hac esnasında üç gün ve döndüğünüzde yedi gün, ki o tam on gündür oruç tutmak gerekir.