De traductores profesionales, empresas, páginas web y repositorios de traducción de libre uso.
todo el pueblo llegó a un bosque, y en la superficie del campo había miel
derken, her yanı bal dolu bir ormana vardılar. askerler ormana girince, toprakta akan balları gördüler. ne var ki, içtikleri anttan korktukları için hiçbiri bala dokunmadı.
si jehovah se agrada de nosotros, nos introducirá en esa tierra. Él nos entregará la tierra que fluye leche y miel
eğer rab bizden hoşnut kalırsa, süt ve bal akan o ülkeye bizi götürecek ve orayı bize verecektir.
aquel día les alcé mi mano jurando que les sacaría de la tierra de egipto a la tierra que había explorado para ellos, que fluye leche y miel y que es la más hermosa de todas las tierras
o gün, onları mısırdan çıkaracağıma, kendileri için seçtiğim en güzel ülkeye, süt ve bal akan ülkeye götüreceğime söz verdim.
"ninguna ofrenda vegetal que presentéis a jehovah tendrá levadura, pues no presentarás ofrenda quemada a jehovah de cosa que contenga levadura o miel
‹‹ ‹rabbe sunacağınız tahıl sunularının hiçbirine maya katılmamalı. Çünkü rab için yakılan sunu içinde hiçbir zaman maya ya da bal yakılmamalı.
entonces jonatán respondió: --mi padre ha ocasionado destrucción al país. ved cómo han brillado mis ojos por haber probado un poco de esta miel
yonatan, ‹‹babam halka sıkıntı verdi›› diye yanıtladı, ‹‹bakın, bu baldan biraz tadınca gözlerim nasıl da parladı!
imagen del jardín prometido a quienes temen a alá: habrá en él arroyos de agua incorruptible, arroyos de leche de gusto inalterable, arroyos de vino, delicia de los bebedores, arroyos de depurada miel.
allah'a karşı gelmekten sakınanlara söz verilen cennet şöyledir: orada temiz su ırmakları, tadı bozulmayan süt ırmakları, içenlere zevk veren şarap ırmakları, süzme bal ırmakları vardır.