Usted buscó: don't wrap it as well as i do (Inglés - Turco)

i don't speak french as well as you think i do.
ben senin sandığın kadar iyi fransızca konuşmuyorum.

she speaks english as well as i do.
benim kadar iyi İngilizce konuşur.

now, they can't hear as well as you and i can.
yani sizin ve benim gibi işitmiyorlar elbette

that's my wife, heidi, who didn't take it as well as i did.
bu eşim, heidi, kendisi olanları benim gibi kabullenemedi.

well i do as i always do.
her zaman olduğu gibi.

do as i say, not as i do.
dediğim gibi yap, yaptığım gibi değil.

he loves you as much as i do.
o, seni benim sevdiğim kadar çok seviyor.

i can't speak french as well as tom.
tom kadar iyi fransızca konuşamam.

i can't express myself in french as well as i'd like to.
fransızcada kendimi istediğim kadar iyi ifade edemiyorum.

and because of it, i can communicate as well as i ever could.
ve bunun sayesinde her zamanki kadar iyi iletişim kurabiliyorum.

he earns three times as much as i do.
o, benim kazandığımın üç katı kadar çok kazanıyor.

i am writing as well as ever.
her zamanki kadar iyi yazıyorum.

he uses the same dictionary as i do.
benim kullandığım sözlüğün aynısını kullanır.

i speak french as well as she does.
onun konuştuğu kadar iyi fransızca konuşurum.

i as well as my brother am to blame.
kardeşim gibi ben de suçluyum.

i as well as you was late for school yesterday.
dün senin kadar ben de okula geç kaldım.

you speak french very well. i wish i could speak it as well as you.
Çok iyi fransızca konuşuyorsun. keşke ben de senin kadar iyi konuşabilsem.

i trust god who is my lord as well as yours.
"ben gerçekten, benim de rabbim, sizin de rabbiniz olan allah'a tevekkül ettim.

i have a liking for chemistry as well as for physics.
hem fiziğe hem kimyaya eğilimim var.

here is where the problem is, and i'll explain to you as well as i can what the problem is.
İşte sorunun olduğu yer burası, ve size sorunun ne olduğunu elimden geldiğince açıklayacağım.