Usted buscó: letting them ask questions (Inglés - Turco)

don't ask questions.
sorular sorma.

ask questions if unsure
emin değilseniz soru sorun

he is ashamed to ask questions.
o, sorular sormaya utanır.

don't hesitate to ask questions.
sorular sormaya çekinme.

don't be afraid to ask questions.
soru sormaktan korkma.

they will turn to each other and ask questions.
bir kısmı, bir kısmına döner de bir birlerine sorarlar.

his pride won't allow him to ask questions.
onun gururu sorular sormasına izin vermez.

not necessarily ask questions, but see if they want to talk?
soru sorman şart değil, konuşmak isterler mi öğrenmek için.

and the mantra was: shoot first; ask questions later.
ve kural şuydu, ilk önce vur; sonra soru sor.

i am familiar with the way he asks questions.
onun soru sorma tarzına alışkınım.

(in joseph and his brethren were signs for those who ask questions.)
and olsun ki, yusuf ve kardeşlerinin olayında, soranlara nice ibretler vardır.

it's a movie that makes you continuously ponder, makes you ask questions.
sürekli olarak kafa yormanızı ve sorular sormanızı gerektiren bir film bu.

and i told them: 'ask your lord to forgive you.
"gelin, dedim, rabbinizin sizi bağışlamasını isteyin.

and i told them: 'ask your lord to forgive you. he is verily forgiving.
"bundan böyle" dedim. "rabbinizden mağfiret isteyin; çünkü gerçekten o, çok bağışlayandır.

and told them, "ask forgiveness from your lord; he is all-forgiving".
"bundan böyle" dedim. "rabbinizden mağfiret isteyin; çünkü gerçekten o, çok bağışlayandır.

and when the children among you attain puberty, then let them ask leave even as those before them asked leave.
Çocuklarınız ergenlik çağına girdiklerinde, kendilerinden öncekiler (büyükleri) izin istedikleri gibi onlar da izin istesinler.

so just to conclude, we've got a lot of questions to ask, and like i said, we'll ask questions here, not answer them.
bitiririken, soracağımız pek çok soru olabilir. ve söylediğim gibi, burada soru soruyoruz, cevaplamıyoruz.

"i said (to them): 'ask forgiveness from your lord; verily, he is oft-forgiving;
"bundan böyle" dedim. "rabbinizden mağfiret isteyin; çünkü gerçekten o, çok bağışlayandır.