Usted buscó: one hour;one hour (Inglés - Turco)

in one hour
bir saat

max in one hour:
1 saatte max :

he spoke for one hour.
o bir saat konuştu.

i hung around for one hour.
bir saat boyunca aylak aylak dolaştım.

our flight arrived one hour late.
uçağımız bir saat geç geldi.

i set my watch ahead one hour.
saatimi bir saat ileri aldım.

(hamburger dough max in one hour:
(hamburger hamuru 1 saatte max:

* most in one hour: in 42 minutes.
*bir saatte en çok: in 42 minutes.

i want that report on my desk in one hour.
o raporu bir saat içinde masamda istiyorum.

if he slept one hour, 30 people would die.
eğer bir saat uyursa 30 insan ölebilirdi.

i've been looking for them for more than one hour.
bir saatten fazladır onları arıyorum.

it's only a one hour flight," he notes.
sadece bir saatlik bir uçuş." diyor.

tom always feels hungry at least one hour before lunch.
Öğle yemeğinden en az bir saat önce, tom her zaman aç hisseder.

oz takes one hour to make a spear and two hours to make an axe.
mehmet, baltayı 2 saatte ve sabını da 1 saat de yapıyor diyelim

letting the cleaning agent take effect, though never for more than one hour
bir saati geçmeyecek şekilde temizleme maddesinin etkisini göstermesini bekleyin

can't you ever be punctual? i have been waiting here for one hour.
hiç dakik olamaz mısın? bir saattir burada bekliyorum.

he had made a simple calculation: in one hour he could make 30 forged documents.
basit bir hesaplama yaptı: bir saat içerisinde 30 sahte evrak hazırlayabiliyordu.

for one hour a day they're brought to these bleak and bland exercise yards.
günde 1 saat için boş ve kasvetli bir egsersiz yerine getirildiler

and if you stop again, you wonder, "is that a one-hour valley?
tekrar durduğunuzda şunu merak ediyorsunuz: "bu bir saatlik bir vadi mi?"

then, when their time arrives, they will not delay it by one hour, nor will they advance it.
ecelleri geldiği zaman onlar ne bir saat geri kalabilirler ne de öne geçebilirler.