Usted buscó: are boys and girls the same (Inglés - Turco)

these are boys and those are girls.
bunlar oğlanlar, şunlar da kızlar.

many boys and girls were present.
birçok erkek ve kız çocuğu vardı.

there were a great many boys and girls in the park.
parkta çok sayıda erkek ve kız vardı.

and now the boys and the girls get them.
ve artık bu çocuklar bunlara sahip

the same.
aynı

all the boys are the same age.
bütün erkek çocukları aynı yaştalar.

this class consists of 15 boys and 28 girls.
bu sınıf 15 erkekten ve 28 kızdan oluşuyor.

the two girls wore the same dress to the dance.
İki kız dansta aynı elbiseyi giydi.

our class has twenty-five boys and twenty girls.
sınıfımızda yirmibeş erkek ve yirmi kız var.

tom and john fell in love with the same girl.
tom ve john aynı kıza aşık oldular.

those two boys share the same dormitory room.
bu iki çocuk aynı yatakhane odasını paylaşır.

any boys and girls caught flirting would get married off immediately, okay.
flört eden herhangi bir erkek ve kadın anında evlendiriliyor, tamam mı.

we are looking for the boy and the dog that are lost.
biz kaybolan çocuğu ve köpeği arıyoruz.

the figures for lifetime, past 12 months and past 30 days prevalences are about the same for boys and girls.
yaşam boyu, son 12 ayda ve son 30 günde yaygınlık oranlarına ilişkin rakamlar erkekler ve kızlar için aşağı yukarı aynıdır.

so she has to figure out a way to get all these boys through this curriculum -- and girls.
ve o tüm bu erkek çocukları bu programdan geçirmenin bir yolunu bulmalı.

and you know what changed his life? it was walking into one of these, a boys and girls club.
hayatını değiştiren ne oldu biliyor musunuz? Şu oğlanlar ve kızlar klüplerinden birine gitmek.

and after he would leave, women and girls would stay behind.
ve o gittikten sonra kadınlar ve kızlar ardında kalıyor.

except with their spouses and slave-girls. the practice of carnal relations is lawful with them.
ancak eşleri ya da sağ ellerinin sahip olduklarına karşı (tutumları) hariç; bu konuda kınanmış değillerdir.

and i was privileged because i was born into a family, my father would always encourage the boys and the girls.
ve ben şanslıydım çünkü babamın oğulları ve kızlarını her zaman teşvik ettiği bir aile içinde büyüdüm.

take my apples, boy, and sell them in the city.
benim elmalarımı al, çocuk, ve onları şehirde sat.