Usted buscó: incapable (Inglés - Turco)

ostriches are incapable of flight.
devekuşları uçamazlar.

he is incapable of telling a lie.
yalan söyleyemez.

she is incapable of doing anything alone.
o, yalnız başına bir şey yapamaz.

a baby is incapable of taking care of itself.
bir bebek kendisine bakamaz.

now, to my innocent mind, dead implies incapable of communicating.
Şimdi benim safiyane bilgime göre ölü olmak iletişim kuramamak demek.

and other things, of which you were incapable, but god has encompassed them.
(size) başka (ganimetler) de söz vermiştir ki henüz onları ele geçiremediniz, fakat allah onları kuşatmış(sizin için ayırmış)tır.

and the way information is structured is totally incapable of keeping up with this process.
ve bilginin düzenlenme şekli bilgiyi saklamaktan yoksundur.

it is insulting to us to be treated as incapable of making our own judgments and decisions.
bize kendi kararlarımızı alma kapasitesine sahip değilmişiz gibi davranılması, rencide edici bir tutumdur.

but know that you shall not render allah incapable, and that allah will humiliate the unbelievers'
ve bilin ki allah'ı aciz bırakacak değilsiniz. gerçekten allah, inkar edenleri hor ve aşağılık kılıcıdır.

but actually, our nervous system is incapable of processing more than about 110 bits of information per second.
ama aslında, sinir sistemimiz saniyede 110 bit bilgiden fazlasını işlemeye uygun değildir.

and other things, of which you were incapable, but god has encompassed them. god is capable of everything.
ve daha başka ganimetler de vaadetmiştir ki siz, henüz onları elde edemezsiniz, andolsun ki allah, bilgisiyle onları kavrayıp kuşatmıştır ve allah'ın, her şeye gücü yeter.

except such weak ones among men, women and children, as are incapable of adopting any plan or of finding any way out.
ancak erkeklerden, kadınlardan ve çocuklardan müstaz'aflar olup hiçbir çareye güç yetiremeyenler ve bir yol (çıkış) bulamayanlar başka.

he said: woe unto me was incapable of being like unto this raven so that i might cover the corpse of my brother!
"bana yazıklar olsun" dedi. "Şu karga kadar olup da kardeşimin cesedini gömmekten aciz miyim?"

it is estimated that kek is saddled with over 330m euros in unpaid bills, making the company incapable of repairing its physical plant and importing power.
kek'nin tahmini 330 milyon avronun üzerindeki ödenmemiş faturaları şirketi fiziksel santralini onaramaz ve enerji ithal edemez hale getiriyor.

it was the first tribunal of its kind, set up in the midst of the conflict at a time when local courts would have been incapable of investigating and prosecuting crimes themselves.
yerel mahkemelerin suçların soruşturma ve kovuşturmasını kendi başlarına yürütemeyeceği bir dönemde, ihtilafın ortasında kurulmuş, türünün ilk örneğiydi.

we are full of strikes, because employees are aware that the employers and the state are incapable of providing social security for them," vukovic said.
sürekli grevdeyiz, çünkü çalışanlar, işverenleirn ve devletin kendilerine sosyal güvence sağlayacak kapasitede olmadığının farkında."

he said: woe unto me was incapable of being like unto this raven so that i might cover the corpse of my brother! and he became of the remorseful.
"bana yazıklar olsun! kardeşimin ölüsünü örtmek için bu karga kadar olmaktan aciz kaldım" dedi de ettiğine yananlardan oldu.

'for four months you shall journey freely in the land. but know that you shall not render allah incapable, and that allah will humiliate the unbelievers'
allah'tan ve peygamberinden, kendileriyle andlaşma yaptığınız müşriklere ihtardır: yeryüzünde dört ay daha dolaşabilirsiniz. allah'ı aciz bırakamayacağınızı, allah'ın inkarcıları rezil edeceğini bilin.

==aftermath==the armenian national liberation movement was exhausted by the 6 years of permanent wars and conflicts; the armenian army and population were incapable of any further active resistance.
== aftermath ==the armenian national liberation movement was exhausted by the 6 years of permanent wars and conflicts; the armenian army and population were incapable of any further active resistance.

"the party … has shown itself incapable of looking to the future and once again has placed blight on the future of the whole country," bih high representative paddy ashdown said.
bh yüksek temsilcisi paddy ashdown, "parti, geleceğe dönük hareket etme kapasitesinden yoksun olduğunu göstermiş ve bir kez daha tüm ülkenin geleceğini tehlikeye atmıştır", dedi.