Usted buscó: ucciderlo (Italiano - Turco)

da quel giorno dunque decisero di ucciderlo
böylece o günden itibaren İsayı öldürmek için düzen kurmaya başladılar.

trascorsero così parecchi giorni e i giudei fecero un complotto per ucciderlo
aradan günler geçti. yahudiler saulu öldürmek için bir düzen kurdular.

e parlava e discuteva con gli ebrei di lingua greca; ma questi tentarono di ucciderlo
dili grekçe olan yahudilerle konuşup tartışıyordu. ama onlar onu öldürmeyi tasarlıyorlardı.

il re diede ordine a benaià figlio di ioiadà, di andare ad ucciderlo. e quegli morì
kral, yehoyada oğlu benaya'ya buyruk verdi. o da gidip Şimi'yi öldürdü.

correggi tuo figlio finché c'è speranza, ma non ti trasporti l'ira fino a ucciderlo
onun yıkımına neden olma.

anzi devi ucciderlo: la tua mano sia la prima contro di lui per metterlo a morte; poi la mano di tutto il popolo
taşlayarak öldürün onu. Çünkü mısırdan, köle olduğunuz ülkeden sizi çıkaran tanrınız rabden sizi saptırmaya çalıştı.

dopo questi fatti gesù se ne andava per la galilea; infatti non voleva più andare per la giudea, perché i giudei cercavano di ucciderlo
bundan sonra İsa celilede dolaşmaya başladı. yahudi yetkililer onu öldürmeyi amaçladıkları için yahudiyede dolaşmak istemiyordu.

la donna aveva in casa un vitello da ingrasso; si affrettò a ucciderlo, poi prese la farina, la impastò e gli fece cuocere pani azzimi
kadının evinde besili bir dana vardı. kadın onu hemen kesti. un alıp yoğurdu ve mayasız ekmek pişirdi.

al maestro del coro. su «non distruggere». di davide. quando saul mandò uomini a sorvegliare la casa e ad ucciderlo
kalem ol hasımlarıma karşı.

ma davide disse ad abisài: «non ucciderlo! chi mai ha messo la mano sul consacrato del signore ed è rimasto impunito?»
ne var ki davut, ‹‹onu öldürme!›› dedi, ‹‹rabbin meshettiği kişiye kim el uzatırsa, suçlu çıkar.

anzi, spesso lo ha buttato persino nel fuoco e nell'acqua per ucciderlo. ma se tu puoi qualcosa, abbi pietà di noi e aiutaci»
‹‹Üstelik ruh onu öldürmek için sık sık ateşe, suya attı. elinden bir şey gelirse, bize yardım et, halimize acı!››

voi dunque ora, insieme al sinedrio, fate dire al tribuno che ve lo riporti, col pretesto di esaminare più attentamente il suo caso; noi intanto ci teniamo pronti a ucciderlo prima che arrivi»
Şimdi siz yüksek kurulla birlikte, pavlusa ilişkin durumu daha ayrıntılı bir şekilde araştıracakmış gibi, komutanın onu size getirmesini rica edin. biz de, pavlus daha kurula gelmeden onu öldürmeye hazır olacağız.››

non uccidete i vostri figli per timore della miseria: siamo noi a provvederli di cibo, come [provvediamo] a voi stessi. ucciderli è veramente un peccato gravissimo.
fakirliğe düşme endişesi ile evlatlarınızı öldürmeyiniz! onların da sizin de rızkınızı veren biz'iz, Şüphesiz ki onları öldürmek büyük bir suçtur.