Usted buscó: para verme teklif edmedim (Turco - Inglés)

ona gereğinden fazla para verme.
don't give him more money than is necessary.

sabah ereksiyonu olmayan birine ödünç para verme.
don't lend money to someone who can't have a morning erection.

yüzlerce talep içinden iki veya üç projeye para verme riskini göze alamayız.
we cannot risk giving money to two or three projects from hundreds of requests.

asla borç para vermem.
i make it rule never to borrow money.

rahibe ona geri kalan altı kitabı yine aynı fiyattan vermeyi teklif etti.
she then offered him the remaining books, but at the same price.

hollanda tarafı bunun yanında yedek parça hibe etti ve eğitim vermeyi teklif etti.
the dutch side also donated spare parts and offered to provide training.

ona ödünç para vermeyi önerdim.
i offered to lend money to her.

zengin olsam, ona para vermem.
if i were rich, i would not give money to him.

bizimle onlar arasında bir sed yapman için sana bir vergi vermeyi teklif ediyoruz, ne dersin?”
build for us a barrier between us and them, and we will pay you a tribute'

niçin tom'a para vermeyi sürdürüyorsun?
why do you keep giving tom money?

bankalar japon-amerikalılara borç para vermeyi reddetti.
banks refused to lend money to japanese-americans.

dünyanın en yüksek riskine sahip ülkesine borç para vermenin şakası yok.
loaning money to the country with the world's highest risk means playing hardball.

buraya bu kadar para vermem diyenler oluyor tabi ki, oluyor yani.
there are some persons thinking that this place is not worth so much money. it happens.

ondan bana biraz ödünç para vermesini istediğimde, o, ricamı geri çevirdi.
when i asked him to lend me some money, he turned down my request.

hint bilim enstitüsü fizik departmanında daha sonra ünlü fizikçi c. v. raman’ın başa geçtiği okutmanlık pozisyonunda hizmet verme teklifini kabul etti.
he accepted an offer to serve as the reader in the physics department of the indian institute of science, then headed by renowned physicist c. v. raman.

farklı olan şu; bileti kaybettiğinizde kendinize şöyle dersiniz, aynı şeye iki kere para vermem.
the difference is that when you lost the ticket you say to yourself, i'm not paying twice for the same thing.

ahmet bÜlter, sahip olduğu bilgi, deneyim ve kamu kurum ve kuruluşları ve yargı mercileri nezdinde sahip olduğu bilinirlik ile özel sektör firmaları yanında kamu kurum ve kuruluşlarında ve yargı mercilerinde yürütülecek işlemler için de nitelikli hukuki destek vermeyi teklif etmektedir.
ahmet bÜlter proposes to provide qualified legal support for the processes to be executed in the public institutions and organizations, judicial authorities as well as private sector companies by means of his recognition before the the public institutions and organizations and judicial authorities and his knowledge and experience.

2010’da financial times için nielsen tarafından alınan bir ankete göre, amerikan ve İngiliz otomobil müşterilerinin dörtte üçü bir elektrikli otomobil almaya istekliler fakat elektrikli otomobil için daha fazla para vermeyi reddediyorlar.
according to a survey taken by nielsen for the financial times in 2010, around three quarters of american and british car buyers have or would consider buying an electric car, but they are unwilling to pay more for an electric car.