Usted buscó: seni görmeden olmaz (Turco - Inglés)

seni görmeden gitmem
i won't go unless i see you

seni görmeye geldim
i came to see you

kimse seni görmesin.
don't let anybody see you.

o seni görmeyi beklemiyordu.
he wasn't expecting to see you.

bazen seni görmeyi umuyorum.
i hope to see you sometime.

seni seviyor ve seni görmesini engelleyemez
will regret

bu nisanda seni görmeye can atıyorum.
i'm looking forward to seeing you this april.

bay sakaki diye biri seni görmeye geldi.
a mr. sakaki has come to see you.

bay sato adında biri sen dışarıdayken seni görmeye geldi.
a mr. sato came to see you while you were out.

o, sen gittikten hemen sonra seni görmeye geldi.
he came to see you right after you left.

gözyaşlarını anımsıyor, sevinçle dolmak için seni görmeyi özlemle bekliyorum.
greatly desiring to see thee, being mindful of thy tears, that i may be filled with joy;

geçerken uğramaya ve seni görmeye niyet ediyordum fakat bu hafta oldukça meşguldüm.
i've been meaning to drop by and see you, but i've been rather busy this week.

"ama ben seni görmeye geldiğimde kendime inanmıyordum" dedim.
"but when i came to see you," i said, "i didn't believe in myself.

her noksanlıktan münezzeh olduğun gibi, dünyada seni görmemizden de münezzehsin.bu talebimden ötürü tövbe ettim.
and as soon as his lord unveiled his glory to the mount, he crushed it into fine dust, and moses fell down in a swoon.

prensesim ben gelmeyeceğim oraya Öner dayın gelecek seni görmeye ben rahatsızım çok öpüyorum canım benim seni çok seviyorum allah'a emanet ol kendine çok dikkat et prensesim
my princess, i will not come there, your uncle Öner will come, i am uncomfortable to see you, i kiss you very much, my dear, i love you very much, god bless you, take care of yourself, my princess.

(ben ümmetim içinde seni görmeden) iman edenlerin ilkiyim!” [4,153] {km, Çıkış 33,18.20; tekvin 32,31.
after regaining his senses, moses said, "lord, you are all holy.