Usted buscó: çıkmıştı (Turco - Italiano)

Ölüm tuzakları çıkmıştı karşıma.
mi circondavano flutti di morte, mi travolgevano torrenti impetuosi

bir ara, tüm görkemiyle halkının arasına çıkmıştı.
poi uscì, [mostrandosi] al suo popolo in tutta la sua pompa.

o sırada filistliler'in bir kolu mikmas geçidi'ne çıkmıştı.
intanto una guarnigione di filistei era uscita verso il passo di micmas

tanrı yeryüzüne baktı ve her şeyin ne denli bozulduğunu gördü. Çünkü insanlar yoldan çıkmıştı.
dio guardò la terra ed ecco essa era corrotta, perché ogni uomo aveva pervertito la sua condotta sulla terra

firavunun ordusu mısırdan çıkmıştı. yeruşalimi kuşatma altında tutan kildaniler bu haberi duyunca yeruşalimden çekildiler.
però l'esercito del faraone era uscito dall'egitto e i caldei, che assediavano gerusalemme, appena ne avevano avuto notizia, si erano allontanati da gerusalemme

büyücüler çıbandan ötürü musanın karşısında duramaz oldular. Çünkü bütün mısırlılarda olduğu gibi onlarda da çıbanlar çıkmıştı.
i maghi non poterono stare alla presenza di mosè a causa delle ulcere che li avevano colpiti come tutti gli egiziani

an o zamanı hani biz meleklere, secde edin Âdem'e demiştik de İblis'ten başka hepsi secde etmişti, o, cin cinsindendi de rabbinin emrinden çıkmıştı.
e quando dicemmo agli angeli: “prosternatevi davanti ad adamo”, si prosternarono, eccetto iblis, che era uno dei dèmoni e che si rivoltò all'ordine di allah.

peki, kimi yahudiler güvenilmez çıkmışsa ne olur? onların güvenilmezliği tanrının güvenilirliğini ortadan kaldırır mı?
che dunque? se alcuni non hanno creduto, la loro incredulità può forse annullare la fedeltà di dio?