Usted buscó: oluru var mi var (Turco - Italiano)

oluru var mi? var!
hai il consenso?

oluru, var ni
è possibile

fakat düşünen mi var?
c'è forse qualcuno che rifletta in proposito?

yoksa apaçık bir deliliniz mi var?
vi basate su un'autorità incontestabile?

Üzerinde yürüyecekleri ayakları mı var? tutmaları için elleri mi var?
hanno piedi per camminare, hanno mani per afferrare, hanno occhi per vedere, hanno orecchie per sentire?

onların yürüyecek ayakları var mı? ya da tutacakları elleri mi var?
hanno piedi per camminare, hanno mani per afferrare, hanno occhi per vedere, hanno orecchie per sentire?

yoksa sizin için açık bir delil mi var?
vi basate su un'autorità incontestabile?

yoksa kalplerinin üzerinde üst üste kilitler mi var?
hanno forse catenacci sui cuori?

ne o, yoksa sizin açık bir deliliniz mi var?
vi basate su un'autorità incontestabile?

elçinin açıkça bildirmekten başka bir görevi mi var?
ma che altro compito hanno i messaggeri, se non la chiara trasmissione del messaggio?

de ki: "yanınızda bize çıkarabileceğiniz bir bilgi mi var?
di': “potete produrre una qualche scienza?

söyleyin; yaktığınız ateşin ağacını var eden sizler misiniz, yoksa onu biz mi var ederiz?
non riflettete sul fuoco che ottenete sfregando,

de ki: "sizin yanınızda, bize çıkarabileceğiniz bir ilim mi var?
di': “potete produrre una qualche scienza?

allah'a yalan mı uydurdu, yoksa kendisinde delilik mi var?
ha inventato menzogne contro allah? o forse è posseduto?”.

yoksa ilahî kitaplarda sizin ebedî olan âhirette kurtulacağınıza dair berat senedi mi var?
ci son forse nelle scritture delle immunità a vostro favore?

"allah'a yalan mı yakıştırıyor, yoksa kendisinde delilik mi var?"
ha inventato menzogne contro allah? o forse è posseduto?”.

yoksa güvendikleri şerikleri mi var?” iddialarında tutarlı iseler getirsinler de görelim o ortakları!
oppure, hanno forse degli [dèi] associati? allora facciano venire i loro associati, se sono sinceri.

ayakları mı var ki yürüsünler, yahut elleri mi var ki tutsunlar, yoksa gözleri mi var ki görsünler, yahut da kulakları mı var ki duysunlar?
hanno piedi per camminare, hanno mani per afferrare, hanno occhi per vedere, hanno orecchie per sentire?

artık görebilir misin, var mı onlardan kalanlar?
ne vedi forse uno sopravvissuto?