Vous avez cherché: bill has a part time job so that he can buy a car (Anglais - Turc)

she got a part-time job as a typist.
bir daktilocu olarak part-time bir iş aldı.

she got a part-time job so that she could study at college.
o, üniversitede öğrenim yapabilmek için kısa-süreli bir işte çalıştı.

i think a part-time job is a good experience.
part-time bir işin iyi bir deneyim olduğunu düşünüyorum.

he is buying some wood so that he can make a bookcase.
o, bir kitaplık yapabilmesi için biraz kereste satın alıyor.

has he the knowledge of the unseen so that he can see?
acaba gaybın bilgisi kendi yanındadır da o görüyor mu?

tom wants to get a part-time job.
tom part-time iş almak istiyor.

he can afford to buy a house, to say nothing of a car.
o bir ev satın alabilir, bir araba da cabası.

but he has modified a two-wheeler so that he can get autonomy and freedom and flexibility.
motorsikletini modifiye ederek hareket özgürlüğü, ve esneklik kazanmıştır

she insisted on applying for a part-time job.
part-time bir iş başvurusu konusunda ısrar etti.

i think you need to find yourself a part-time job.
kendine yarı zamanlı bir iş bulman gerektiğini düşünüyorum.

" the friar promises to send a messenger to inform romeo of the plan, so that he can rejoin her when she awakens.
" the friar promises to send a messenger to inform romeo of the plan, so that he can rejoin her when she awakens.

that he may cut off a part of those who disbelieve, or overwhelm them so that they retire, frustrated.
(allah bu yardımı) inkâr edenlerden bir kısmını kessin veya perişan etsin de umutsuz olarak dönüp gitsinler (diye yaptı).

and that he might cut off a part of those who disbelieve or suppress them, so that they will turn back, disappointed.
(allah bu yardımı) inkâr edenlerden bir kısmını kessin veya perişan etsin de umutsuz olarak dönüp gitsinler (diye yaptı).

and that he might cut off a part of the unbelievers or frustrate them, so that they turned in their tracks, disappointed.
(allah bu yardımı) inkâr edenlerden bir kısmını kessin veya perişan etsin de umutsuz olarak dönüp gitsinler (diye yaptı).

on november 3rd, chief prosecutor boris velchev asked parliament to lift stanishev's immunity, so that he can be investigated in connection with a missing classified report handed to him last year.
başsavcı boris velchev, stanishev’e geçtiğimiz yıl verilen gizli bir raporun ortadan kaybolması ile ilgili olarak soruşturma başlatılabilmesi için, 3 kasım’da parlamentodan eski başbakanın dokunulmazlığını kaldırmasını talep etti.

then, when i was in eighth standard around 13 years old, i started working in a part-time job in one of the signboard artists called putu.
sonra 8.sınıfta 13 yaşındayken putu isimli bir reklam panosu artisinin yanında part time olarak çalışmaya başladım

if one amongst the pagans ask thee for asylum, grant it to him, so that he may hear the word of allah; and then escort him to where he can be secure.
eğer müşriklerden biri aman dilerse, ona aman ver. ta ki, allah'ın kelâmını dinlesin.

then, one of the two came to him walking shyly, and said: 'my father invites you, so that he can recompense you with a wage for having drawn water for us.'
derken o iki kadının biri, utanarak ona geldi de babam dedi, hayvanlarımızı suladığından dolayı seni mükafatlandırmak için çağırıyor.

there was a young intern at ogilvy canada called hunter somerville, who was working in improv in toronto, and got a part-time job in advertising, and was given the job of advertising shreddies.
ogilvy kanada'da genç bir stajyer vardı hunter somerville isminde. toronto'da improvda çalışıyordu, ve reklamcılıkta part time bir işi vardı, kahvaltılık gevrek pazarlaması ile ilgiliydi.

or that he may catch them in the midst of their going to and fro (in their jobs), so that there be no escape for them (from allah's punishment)?
veya hareket halindelerken -ki allah'ı aciz bırakamazlar- ya da yok olmak endişesindeyken onlara azabın gelmesinden güvende midirler? doğrusu rabbin şefkatlidir, merhametlidir.