Vous avez cherché: but in the end he put the book on the fire (Anglais - Turc)

he put the book on the shelf.
o, kitabı rafa koydu.

put the book on the desk.
kitabı masanın üzerine koyun.

he laid the book on the desk.
o, kitabı masanın üstüne koydu.

he left the book on the table.
o, kitabı masaya bıraktı.

please put the book on the shelf.
lütfen kitabı rafa koy.

but in the hereafter they will have the punishment of the fire.
ahirette de onlar için ateş azabı vardır.

look at the book which he put on the desk.
onun masaya bırakdığı kitaba bak.

he put the key in the lock.
o kilidi anahtara soktu.

i put the book down and turned on the light.
kitabı indirdim ve ışığı açtım.

he put the books on the shelf out of order.
o, kitapları kitaplığa karmakarışık koydu.

he is too short to get at the book on the shelf.
raftaki kitaba ulaşamayacak kadar çok kısa.

in the end both will be in the fire, and will abide in it.
bu yüzden ikisinin de sonu, içinde sürekli kalacakları ateşe girmek oldu.

we took out a whole circuit in the hotel and just about put on the fire alarm.
otelde tüm devreyi çıkarttık ve neredeyse yangın alarmına basıyorduk.

but in the end, business grew bigger than ever.
sonunda, is herzamankinden daha da buyudu.

can't you reach the book on the shelf?
raftaki kitaba yetişemiyor musun?

and in the end he will be repaid for it in full;
sonra da ona, en değerli mükafat verilir.

you had better put the book back on the desk, for the owner will come back there.
kitabı masaya geri koysan iyi olur, zira sahibi oraya geri dönecek.

but in the end, amazingly, again, people were able to do it.
ama sonunda, inanılmaz bir şekilde, yine, insanlar bunu yapabildi.

there were those who grumbled, but in the end, all helped me to shop.
kimileri söyleniyordu, ama yine de hepsi alışveriş yapmama yardım ediyordu.

had god not decreed exile for them, he would have punished them in this life. but in the hereafter they will have the punishment of the fire.
ve eğer allah, onlara sürgünü takdir etmemiş olsaydı elbette onları dünyada azaplandırırdı; ve onlara, ahirette de ateşle azap var.