Vous avez cherché: chained (Anglais - Turc)

chained file
zincirleme kütük

is the dog chained?
köpek zincirli mi?

and others chained in fetters.
bina yapan, dalgıçlık yapan her şeytanı, bukağılarla bağlı olan başkalarını da onun hizmetine verdik. [21,82]

and the jews say, "the hand of allah is chained."
yahudiler "allah'ın eli bağlı," dedi.

chained are their hands, and cursed are they for what they say.
aslında elleri bağlı olanlar kendileri.

when they are thrown into a narrow space, chained together, they will plead for death.
(elleri boyunlarına zincirlerle) bağlı olarak onun dar bir yerine atıldıkları zaman orada ölümü çağırırlar (yetiş ey ölüm, nerdesin, gel bizi bu azabdan kurtar! derler).

and when they are cast within a narrow space of it chained together, they would plead for death.
(elleri boyunlarına zincirlerle) bağlı olarak onun dar bir yerine atıldıkları zaman orada ölümü çağırırlar (yetiş ey ölüm, nerdesin, gel bizi bu azabdan kurtar! derler).

and keep not thy hand chained to thy neck, nor outspread it widespread altogether, or thou wilt sit reproached and denuded.
ama onu büsbütün de salıverme. sonra kınanır, hasret içinde bir köşede büzülür kalırsın.

and let not thy hand be chained to thy neck nor open it with a complete opening, lest thou sit down rebuked, denuded.
ama onu büsbütün de salıverme. sonra kınanır, hasret içinde bir köşede büzülür kalırsın.

also, these products are separated from purifier brand products through chained areas and kept and customer property can be ensured in this way.
ayrıca bu ürünler purifier marka ürünler ile zincirli alanlar vasıtası ile ayrılarak muhafaza edilir ve müşteri mülkiyeti bu şekilde sağlanmış olur.

conway chained arrow notation, created by mathematician john horton conway, is a means of expressing certain extremely large numbers.
conway dizisi ok gösterimi, çok büyük sayıları ifade etmek için matematikçi john horton conway tarafından oluşturuldu.

and do not make your hand [as] chained to your neck or extend it completely and [thereby] become blamed and insolvent.
ama onu büsbütün de salıverme. sonra kınanır, hasret içinde bir köşede büzülür kalırsın.