Vous avez cherché: complacent (Anglais - Turc)

but success has not made tasovac complacent.
fakat bu başarı tasovac’ı memnun etmeye yetmiyor.

but as for him who is stingy and complacent.
ama kim cimriliğe sapar ve kendisini tüm ihtiyaçların üstünde görür,

yet croatian companies cannot afford to be complacent.
ancak,hırvat firmaları henüz bu samimiyetin hakkını veremiyor.

but as for him, who is stingy and self-complacent,
ama kim cimriliğe sapar ve kendisini tüm ihtiyaçların üstünde görür,

the andol flu remedy, franck coffee and cedevita multivitamin drink are the next most popular items. yet croatian companies cannot afford to be complacent.
bunlari, grip ilacı andol, franck kahveleri ve cedevita multivitamin içeceği gibi popüler ürünler izliyor. ancak, hırvat firmaları henüz bu samimiyetin hakkını veremiyor.

do they remain complacent over allah’s punishment coming and surrounding them, or the last day coming suddenly upon them whilst they are unaware?
acaba onlar, farkında olmadıkları bir sırada, allah'ın cezasına uğrayıp azabın kendilerini kaplamasından,yahut ansızın kıyametin kopmasından emin midirler? [16,45-47; 7,87,1; 97-99]

a collision of issues -- economic, political, strategic, and ecological -- suggests that policymakers should not be complacent, writes former romanian finance minister daniel daianu.
romanya'nın eski finans bakanı daniel daianu'ya göre politika oluşturanlar ekonomik, siyasi, stratejik ve ekolojik sorunların çatıştığı bu konuya kayıtsız kalmamalı.

"it has become clear the greek cypriot side does not have the political will and desire for a solution. they seem complacent because they are assured of eu membership as of may 1," turkish foreign ministry spokesman namik tan said wednesday.
türkiye dışişleri bakanlığı sözcüsü namık tan Çarşamba günü, "kıbrıs rum tarafının çözüm için siyasi istek ve iradeye sahip olmadığı açıkça anlaşılmıştır. 1 mayıs itibarıyla ab üyeliği güvencesi aldıklarından rahat görünüyorlar," dedi.