Vous avez cherché: devoured (Anglais - Turc)

he devoured his meal.
o, yemeğini yiyip bitirdi.

fire devoured the forest.
yangın ormanı silip süpürdü.

a wild-beast came and devoured him.
(ne yazık ki) onu kurt yemiş!

then he rendered them as stubble devoured.
böylece allah onları yenilip çiğnenmiş ekine çevirdi.

and he made them like green blades devoured.
böylece allah onları yenilip çiğnenmiş ekine çevirdi.

and made them like green crops devoured (by cattle)?
böylece allah onları yenilip çiğnenmiş ekine çevirdi.

so he made them like the leftover devoured leaves of farms?
böylece allah onları yenilip çiğnenmiş ekine çevirdi.

for they have devoured jacob, and laid waste his dwelling place.
yurdunu viraneye çevirdiler.

then moses threw his staff, and at once it devoured what they falsified.
ardından musa asâsını attı; bir de ne görsünler, onların uydurduklarını yutuyor!

and there went out fire from the lord, and devoured them, and they died before the lord.
rab bir ateş gönderdi. ateş onları yakıp yok etti. rabbin huzurunda öldüler.

the wolf devoured him, but you will not believe us, though we speak the truth'
(ne yazık ki) onu kurt yemiş! fakat biz doğru söyleyenler olsak da sen bize inanmazsın.

we went racing with one another, and left joseph with our things; and the wolf devoured him....
biz gittik, aramızda yarış yapıyorduk. yusuf'u da eşyamızın yanına bırakmıştık.

in the ensuing battle and escape, jimmy and patricia are devoured, and andrea is left behind.
art arda yaşanan çatışma ve kaçış esnasında jimmy ile patricia, aylaklarca yenilir; andrea ise geride yalnız başına bırakılır.

they said, "father, we went off racing and left joseph with our belongings, and the wolf devoured him.
"ey babamız, dediler, gittik, yarışıyorduk; yûsuf'u eşyamızın yanında bırakmıştık, kurt onu yemiş.

and we inspired to moses, "throw your staff," and at once it devoured what they were falsifying.
bir de baktılar ki o, onların uydurduklarını yakalayıp yutuyor. (musa'nın ejderha olan değneği, büyücülerin büyülerini yutup yok etmişti).

and saying, "father, we went playing and left joseph with our belongings. a wild-beast came and devoured him.
"ey babamız, dediler, gittik, yarışıyorduk; yûsuf'u eşyamızın yanında bırakmıştık, kurt onu yemiş.

they said, "surely, if the wolf devoured him while we were a strong party, we should indeed be great losers."
dediler ki: "andolsun, biz, birbirini kollayan bir topluluk iken, kurt onu yerse, bu durumda şüphesiz kayba uğrayan (aciz) kimseler oluruz."