Vous avez cherché: disappointing (Anglais - Turc)

disappointing
hayal kırıklığı

his new movie is disappointing.
onun yeni filmi hayal kırıklığına uğratıcıdır.

that movie was a bit disappointing.
o film biraz hayal kırıklığına uğratıcı.

last night's concert was disappointing.
dün geceki konser hayal kırıklığına uğratıcıydı.

the move follows a disappointing season in 2004.
kampanya kararı sönük geçen 2004 sezonunun ardından verildi.

however, some say the results have been disappointing.
ancak bazıları sonuçların hayal kırıklığı yarattığı görüşünde.

and i also understood that i would keep disappointing him.
ve onu hayal kırıklığına uğratmaya devam edeceğimi de anladım.

i would still be on my bad hip. that was so disappointing.
hala kötü durumdaki kalçamla olabilirdim. büyük hayal kırıklığı.

dementieva remarked afterwards, "yeah, it is disappointing, you know.
dementieva turnuvadan elendikten sonra "evet, hayal kırıklığına uğradığımı biliyorsunuz.

and concerning the image quality the camera is certainly not disappointing.
görüntü kalitesi konusunda da bu ürün kesinlikle bir hayal kırıklığı yaratmıyor.

the main concern, according to the monitors, was the disappointing turnout.
gözlemcilere göre en büyük sorun, hayal kırıklığı yaratan seviyede düşük katılım oldu.

altogether, it must be viewed as disappointing that the positive analysis of the declining
bir önceki yılda kullanımda ülkeler arasındaki varyasyon: genel aralık %0,0% ila %1,3

everyone knows nothing is quite as disappointing as coming home with blurry tele images.
tüm fotoğraf severler bilirler ki hiçbir şey tele çekimler yapıp eve döndüğünüzde karşılaştığınız bulanık fotoğraflar kadar can sıkıcı olamaz.

but holbrooke said he didn't want to give the impression that his trip here was disappointing.
ancak holbrooke, ziyaretinde hayal kırıklığına uğradığı izlenimini vermek istemediğini de ifade etti.

a disappointing summer season would not only curtail revenues but could lead to spikes in unemployment.
yaz mevsiminin kötü geçmesi, sadece gelirleri azaltmakla kalmayıp, işsizliği de tetikleyebilir.

but recovery in the new eu member states remains mixed and growth in western europe is disappointing.
ancak yeni ab üyesi ülkelerdeki toparlanma halen karşılık bir görünüme sahiptir ve batı avrupa’daki büyüme ise hayal kırıklığı yaratmaktadır.

the jvc hc-95 was first sold in japan, and then europe, but sales were disappointing.
jvc hc-95, ilk olarak japonya'da, daha sonra da avrupa'da satışa sunuldu.

kosovo, which found 2008 a disappointing year despite its proclamation of independence, is bracing for a tough 2009.
bağımsızlığını ilan ettiği yıl olmasına rağmen 2008’de hayal kırıklığı yaşayan kosova, zorlu geçecek 2009 için güç topluyor.

while acknowledging that the possible postponement might be disappointing, volker suggested it may strengthen their chances in the long run.
olası bir ertelemenin hayal kırıklığı yaratabileceğini kabul etmekle birlikte volker, bunun uzun vadede üyelik şanslarını artırabileceğini de ileri sürdü.

however, considering the experiences with other cmos sensors and the quality pentax got out of the last ccd, the quality is somewhat disappointing this time.
ancak diğer modellerdeki cmos görüntü sensörlerinden edinilen deneyimler ve pentax'ın en son ccd sensöründen elde ettiği kalite göz önüne alındığında k20d'nin cmos sensörünün kalitesi biraz hayal kırıklığı yaratıyor.