Vous avez cherché: don't trust him, whatever he says (Anglais - Turc)

don't trust what he says.
onun söylediğine güvenme.

don't trust him.
ona güvenme.

in a word, i don't trust him.
kısacası ona güvenmiyorum.

i don't trust him any longer.
ona artık güvenmiyorum.

do you trust him when he says this?
siz buna inanıyor musunuz?

no matter what he says, don't trust him.
o ne söylerse söylesin ona güvenme.

no matter what he may say, don't trust him.
ne derse desin, ona güvenme.

i believe whatever he says.
o ne söylerse inanırım.

they made for him whatever he wanted, arches, statues, bowls as basins, and fixed cauldrons.
o ne dilerse onun için yaparlardı: mihraplar, heykeller, derin havuzlar ve ağır kazanlar...

they made for him whatever he wished: sanctuaries, statues, bowls like pools, and heavy cauldrons.
o ne dilerse onun için yaparlardı: mihraplar, heykeller, derin havuzlar ve ağır kazanlar...

david slew goliath and god granted david the kingdom and wisdom and also taught him whatever he wanted.
davud calut'u öldürdü. allah da ona mülk ve hikmet verdi; ona dilediğinden öğretti.

they defeated their enemy through god's will. david slew goliath and god granted david the kingdom and wisdom and also taught him whatever he wanted.
derken, allah'ın izniyle onları bozdular, davud calut'u öldürdü; allah ona (davud'a) hükümdarlık ve hikmet verdi ve ona dilediğini öğretti.

thus they routed them with allah’s will, and david killed goliath, and allah gave him kingdom and wisdom and taught him whatever he liked.
allah'ın izniyle onları bozdular. davud da calut'u öldürdü.

they made for him whatever he wanted, arches, statues, bowls as basins, and fixed cauldrons. (we said:) 'give thanks, house of david and work' yet only a few of my worshipers are thankful.
kalelerden, heykellerden, büyük havuzlara benzer çanaklardan ve sağlam, yerinden kalkmaz kazanlardan ne isterse yaparlardı ona; ey davud soyu, şükredin ve kullarımdan pek azı şükreder.

they made for him whatever he wished – synagogues and statues, basins like ponds, and large pots built into the ground; “be thankful, o the people of dawud!”
o cinler ona kaleler, heykeller, havuz büyüklüğünde çanak ve leğenler, sabit kazanlar gibi istediği şeyleri yaparlardı.ey davud hanedanı, şükür gayreti içinde olun.

they made for him whatever he wished: sanctuaries, statues, bowls like pools, and heavy cauldrons. “o house of david, work with appreciation,” but a few of my servants are appreciative.
kalelerden, heykellerden, büyük havuzlara benzer çanaklardan ve sağlam, yerinden kalkmaz kazanlardan ne isterse yaparlardı ona; ey davud soyu, şükredin ve kullarımdan pek azı şükreder.

they made for him whatever he desired: palaces and statues, basins like reservoirs, and large cooking vessels fixed in their places. we said, "give thanks, house of david, for few of my servants are truly grateful."
kalelerden, heykellerden, büyük havuzlara benzer çanaklardan ve sağlam, yerinden kalkmaz kazanlardan ne isterse yaparlardı ona; ey davud soyu, şükredin ve kullarımdan pek azı şükreder.

they made for him whatever he wished, synagogues and statues, dishes large as water-troughs, and cauldrons firmly fixed (on ovens; and we said): "o house of david, act, and give thanks."
o cinler ona kaleler, heykeller, havuz büyüklüğünde çanak ve leğenler, sabit kazanlar gibi istediği şeyleri yaparlardı.ey davud hanedanı, şükür gayreti içinde olun.