Vous avez cherché: donor (Anglais - Turc)

donor
verici

donor name
bağış yapan

donor level
verici düzeyi

he's my donor.
bağışçım.

you cannot be a blood donor.
sen bir kan verici olamazsın.

business: unmik hosts donor conference
İş dünyası: unmik bağış konferansına ev sahipliği yaptı

kovacevic and stankovic each have a donor card.
kovaceviç ve stankoviç'in ikisinin de donör kartı var.

tom has an organ donor card in his wallet.
tom'un cüzdanında bir organ bağış kartı var.

the financing would come mostly from donor assistance.
finansman ise ağırlıklı olarak bağışlarla sağlanacak.

eu's rehn says donor support needed for kosovo
ab komisyon Üyesi rehn: kosova için bağışçı desteği gerekiyor

we have a problem with marketing in the donor community.
bağış yapan toplumlardaki pazarlamada sorun var.

stem cell therapies may one day reduce the need for donor organs.
kök hücre tedavileri bir gün organ bağışı ihtiyacını azaltabilir.

montenegro hosts donor's conference to support law enforcement reforms
karadağ, polis reformlarını destekleme amaçlı bağış konferansına ev sahipliği yaptı

he adds that theoretically, one deceased donor can save six to seven lives.
maksiç, teoride bir ölümün altı ila yedi hayat kurtarabildiğini de sözlerine ekliyor.

check the box below if you want to participate in the organ donor program.
eğer organ bağışı kampanyasına katılmak istiyorsanız aşağıdaki kutuyu işaretleyin.

jessen-petersen: donor assistance needed for returns process in kosovo
jessen-petersen: kosova'da dönüş süreci için bağışçı yardımı gerekli

i'm in the operating room. we have bob here, who is a volunteer donor.
ameliyat oldasındayım. yanımda bob var, kendisi gönüllü donor.

he added that after the charity event, public interest in signing donor cards grew.
markoviç, yardım etkinliğinden sonra halkın bağış kartlarını imzalamaya olan ilgisinin arttığını da sözlerine ekledi.

also this week: bosnia and herzegovina carries out its first liver transplant from a live donor.
bu hafta ayrıca: bosna-hersek canlı bir bağışçıdan ilk karaciğer naklini gerçekleştirdi.

a low absorption capacity could, paradoxically, turn a new member country into a de facto net donor.
düşük bir kaynak kullanma kapasitesi, yeni üye bir ülkeyi çelişkili bir şekilde fiilen net bir bağışçıya dönüştürebilir.