Vous avez cherché: except one (Anglais - Turc)

got rejected by all except one.
biri hariç hepsi reddedildi.

and there is no god except one god.
bir tek tanrı dışında hiçbir ilah yoktur.

except one old woman who remained behind.
ancak (geride) bir yaşlı kadın kaldı.

except one old woman, who stayed behind.
ancak (geride) bir yaşlı kadın kaldı.

except one who is (destined) to burn in hell.
ancak cehennemde yanacaklar hariç.

i'll shut up, except one message or concern i have.
Çenemi kapacağım, bir mesaj ya da bir meselemden sonra

except one who steals a hearing, and is followed by a visible projectile.
ancak hırsızlama bir şey duymaya kalkışan olursa onun da ardından apaçık görünen bir ateş yalımıdır gönderdik.

but we found not therein except one house of those that have surrendered themselves.
ama orada, bir hane dışında, biz'e itaat eden aile bulamadık.

except one who comes to eavesdrop – therefore a bright flame goes after him.
ancak hırsızlama bir şey duymaya kalkışan olursa onun da ardından apaçık görünen bir ateş yalımıdır gönderdik.

no one turns away from abraham's tradition except one who makes a fool of himself.
kendi nefsini aşağılık kılandan başka, İbrahim'in dininden kim yüz çevirir?

and who will [ever] forsake abraham’s creed except one who debases himself?
kendi nefsini aşağılık kılandan başka, İbrahim'in dininden kim yüz çevirir?