Vous avez cherché: faintest (Anglais - Turc)

faintest star:
en belirsiz yıldız:

magnitude of faintest star labeled on map
harita üzerinde etiketlenmiş en sönük yıldızın parlaklığı

set the faintest magnitude for drawing asteroids
küçük gezegen gösterimi için en solgun parlaklığı ayarla

i haven't the faintest idea what you mean.
ne demek istediğine dair en küçük bir fikrim yok.

tom doesn't have the faintest idea what mary is trying to do.
mary'nin ne yapmaya çalıştığı hakkında tom'un en küçük bir fikri bile yok.

tom didn't have the faintest idea what he was going to do the next day.
tom'un ertesi gün ne yapacağı hakkında en küçük bir fikri yoktu.

they will not hear its faintest sound, and they shall abide in that which their souls long for.
bunlar onun (cehennemin) uğultusunu bile duymazlar. canlarının istediği şeyler içinde temelli kalırlar.

and they will not hear its faintest sound; and they will forever abide in whatever their hearts desire.
bunlar onun (cehennemin) uğultusunu bile duymazlar. canlarının istediği şeyler içinde temelli kalırlar.

and many a generation we did destroy before them; do you see any one of them or hear their faintest sound?
biz onlardan önce de nice kuşaklar helâk ettik. onlardan herhangi birini hissediyor musun, yahut onların bir iniltisini duyuyor musun?

the built-in guide function is a blessing for those who haven't the faintest idea of photography or anything related to shooting.
entegre guide (rehber) fonksiyonu fotoğraf çekimi ile veya fotoğrafçılıkla ilgili herhangi bir bilgisi bulunmayan kullanıcılar açısından büyük kolaylık getiriyor.

and if they are, i can imagine them as we are, calculating, writing computer code, building instruments, trying to detect that faintest sound of their origins and wondering who else is out there.
eğer öylelerse, onları kendimiz gibi hayal ediyorum, hesaplayan, bilgisayar kodları yazan, araç-gereç üreten, kökenlerine dair en zayıf sesi bile tespit etmeye çalışan ve ve orada başka kimlerin olduğunu merak eden.