Vous avez cherché: first you give me balloon,toys,saks chocolate (Anglais - Turc)

can you give me that?
onu bana verebilir misin?

can you give me a boat?
bana bir tekne verebilir misin?

can you give me this one, please?
bana bundan verebilir misiniz, lütfen?

can you give me a discount?
bana bir indirim yapar mısın?

could you give me a discount?
bana bir indirim yapar mısın?

can you give me a better price?
bana daha iyi bir fiyat verir misin?

can you give me a hand with this table?
bu masayı taşımama yardımcı olur musun?

hey, could you give me a hand over here, please?
hey, lütfen bana burada yardım eder misin?

could you give me a ride to the station?
beni istasyona götürür müsünüz?

could you give me a lift to the train station?
beni tren istasyonuna kadar götürebilir misiniz?

the more information you give me, the better the advice i can provide you.
bana ne kadar fazla bilgi verirseniz size o kadar daha iyi tavsiye verebilirim.

so (try to) circumvent me, all of you, give me no respite.
artık siz bana, toplu olarak dilediğiniz tuzağı kurun, sonra bana süre tanımayın."

could you give me a card with this hotel's address?
bana bu otelin adresini yazan bir kart verebilir misiniz?

and then she would simply put her hand out and say, "can you give me some?"
ve sonra elini bebeğe doğru açıyor "biraz verir misin?" diyor.

there's a scratch here. could you give me a discount?
burada bir çizik var. bana indirim yapar mısınız?

beside him. so (try to) circumvent me, all of you, give me no respite.
"o'ndan başka herşeyden uzağım, artık hepiniz toplanın bana istediğiniz tuzağı kurun, sonra hiç bekletmeyin.

abraham said: "what, do you give me this tiding though old age has smitten me?
"ben kocamışken bana müjde mi veriyorsunuz?

and when musa said to his people: o my people! why do you give me trouble?
beni niçin incitirsiniz? oysa, benim size gönderilmiş allah'ın bir peygamberi olduğumu biliyorsunuz" demişti.