Vous avez cherché: flared (Anglais - Turc)

flared
flare

she flared up with anger.
o öfke ile parladı.

your eyebrow twitched. you flared your nostril.
"lie to me" dizisini izliyorum. yalan söylediğini biliyorum."

however, about 15 minutes later the fire flared up again.
ancak, yaklaşık 15 dakika sonrasında yangın yeniden başlamıştır.

it just flared up, and he turned around, and he looked like this.
bir anda alev aldı ve döndü, ve şuna benzedi.

even as passions over the zaev affair were finally cooling down, a new storm flared up.
zaev olayının yankıları nihayet sona ererken, yeni bir fırtına patlak verdi.

but the conflict flared up again monday when tomcic leveled new corruption allegations against the government and threatened to leave the coalition.
ne var ki anlaşmazlık pazartesi günü tomciç'in yeni yolsuzluk dosyalarını açıklayıp koalisyondan ayrılma tehdidinde bulunması ile yeniden alevlendi.

a dispute flared recently between religious leaders in skopje and belgrade, which does not recognise the moc's independence.
geçtiğimiz günlerde, Üsküp ile mok'nın bağımsızlığını tanımayan belgrad'daki dini liderler arasında bir tartışma çıkmıştı.

tensions flared between christians and minority muslims after a january 13th vevcani carnival, in which orthodox christian men dressed as women in burkas and mocked the quran.
13 ocak'ta düzenlenen ve ortodoks hıristiyan erkeklerin burkalar içinde kadın kılığına girdiği ve kur'an ile alay ettiği karnaval sonrasında, hıristiyanlarla azınlık müslümanlar arasındaki gerginlik arttı.

the battle between turkish secularists and the government of prime minister recep tayyip erdogan has flared again, with chief prosecutor abdurrahman yalcinkaya demanding that the prime minister and 70 others be banned from politics.
türk laiklerle başbakan recep tayyip erdoğan'ın hükümeti arasındaki savaş, başsavcı abdurrahman yalçınkaya'nın başbakan ve 70 başkasının siyasetten men edilmesini talep etmesiyle tekrar alevlendi.

the sandzak issue flared on thursday (september 15th) with a statement by mufti muamer zukorlic -- leader of the islamic community in serbia.
sancak sorunu, sırbistan'daki müslüman cemaatinin lideri müftü muammer zukorliç'in 15 eylül perşembe günü yaptığı bir açıklamayla alevlendi.

tensions flared in northern kosovo on monday (april 27th) as police broke up a protest by local serbs demonstrating against the reconstruction of seven albanian homes destroyed during the 1999 conflict.
kosova'nın kuzeyinde 27 nisan pazartesi günü, polisin 1999 ihtilafı sırasında yıkılmış yedi adet arnavut evinin yeniden inşasını protesto eden yerel sırpların gösterisini dağıtması sonrasında gerginlik tırmandı.

a similar debate flared in romania last summer after a tragic case in the southwestern town of jimbolia, where a 10-year-old girl was sexually assaulted and then killed by a neighbour.
geçtiğimiz yaz jimbolia kentinde on yaşında bir kız çocuğunun komşusu tarafından tecavüz edilerek öldürülmesinin ardından, romanya’da benzer bir tartışma kopmuştu.

all that savage grandeur, the steely glinting hooves, the eruptions driven from the creature's mighty innards, breath stopped, heart stopped, nostrils madly flared, i didn't know if i wanted to break him, or be him.
bütün o vahşi azamet, o ışıldayan çelik toynaklar, o yaratığın muazzam iç organlarından gelen patlamalar, nefes yok, kalp atmıyor, burun delikleri çılgın bir şekilde genişlemiş, onu yok etmek mi yoksa o mu olmak isterdim bilmiyordum.