Vous avez cherché: forbade (Anglais - Turc)

we forbade him breastfeeding at first.
biz (annesine geri vermezden) daha önce, onun süt analarının sütünü kabulüne müsade etmedik.

for the jews we forbade everything with claws.
yahudi olanlara her tırnaklı (hayvanı) haram kıldık.

they said: forbade we not thee against the worlds?
"biz sana kimseyi misafir kabul etmeyi yasak etmemiş miydik?" dediler.

stalin forbade her to be taught in these subjects.
stalin bu konularda okulu ona yasaklamıştır.

unto those who are jews we forbade every animal with claws.
yahudi olanlara her tırnaklı (hayvanı) haram kıldık.

god forbade you to expel these people in the first place.
halbuki onları yurtlarından çıkarmak bile haramdı size.

"who forbade what was good, transgressed all bounds, cast doubts and suspicions;
"hayra bütün gücüyle engel olanı, azgın şüpheciyi"

to the children of israel was lawful all food except what israel forbade himself before the torah was revealed.
tevrat indirilmeden evvel, İsrail'in kendine haram kıldıklarından başka, İsrailoğulları’na bütün yiyecekler helal idi.

say: come, bring your witnesses who can bear witness that allah forbade (all) this.
de ki: "allah'ın bunu haram kıldığına şahidlik edecek şahidlerinizi getirin".

say to them: 'call your witnesses to testify that allah forbade such-and-such.'
de ki: "allah'ın bunu haram kıldığına şahidlik edecek şahidlerinizi getirin".

say, “who forbade god’s finery which he has produced for his servants, and the delights of livelihood?”
"allah'ın kulları için yarattığı ziynet ve temiz rızıkları haram kılan kimdir?"