Vous avez cherché: goes (Anglais - Turc)

he goes-
gidiyor-

here it goes.
başladı.

label goes here
etiket buraya gelir

anything goes here.
oraya bir şey gidiyor.

who goes there?
kim oraya gider?

i hope it goes well
güzel geçer umarım

everything goes into it.
İçine her şey giriyor.

okay, there it goes.
tamam, işte başlıyor.

same goes for tourism."
aynı şey turizm için de geçerli."

and the girl goes, "wha'?"
kız cevap verir, "ne?"

and she goes, "uh ... no."
o da, "ooh.. hayır." oldu.

new promo goes live tonight
burada yasayacaksam kimse yasam tarzima karismayacak

he gets lost wherever he goes.
o nereye giderse kaybolur.

serbian police goes on strike
sırp polisi grevde

everybody goes, i'm happy.
herkes mutlu, ben mutluyum.

i understand. i know how this goes.
anlıyorum, bu nereye gidecek biliyorum.

bill goes fishing every other day.
bill günaşırı balık tutmaya gider.

noise goes up, heart rate goes up.
gürültü artıkça, kalp atışı da artar.

dad goes fishing whenever he's free.
babam boş olduğunda balık tutmaya gider.

he radiates happiness around wherever he goes.
o nereye giderse etrafında mutluluk yayar.