Vous avez cherché: he asked for sample of picture postcards (Anglais - Turc)

he asked for samples of picture postcards.
o, resim kartpostalların örneklerini istedi.

he asked for a glass of beer.
o, bir bardak bira istedi.

he asked for a beer.
o bir bira istedi.

he asked for a cigarette.
o, bir sigara istedi.

he asked for a pay raise.
o bir maaş zammı istedi.

i gave tom everything he asked for.
tom'a istediği her şeyi verdim.

i faxed tom the information he asked for.
İstediği bilgiyi tom'a faksladım.

he asked for my permission to use the phone.
telefonu kullanabilmek için benden izin istedi.

that he asked for only one thing -- a gift of two healthy sperm whales?
sadece bir şey istedi: 2 sağlıklı sperm balinasından oluşan bir hediye?

and he asked for the mandatory minimum sentence for armed robbery.
ve silahlı soygundan dolayı mecburi en az cezayı talep etti.

thereafter, he left for a village where he asked for assistance from a local teacher.
beş gün sonra kendisinin saklandığı köydeki bir öğretmenin ihbarıyla yakalanmıştır.

and he asked for a writing table, and wrote, saying, his name is john. and they marvelled all.
zekeriya bir yazı levhası istedi ve, ‹‹adı yahyadır›› diye yazdı. herkes şaşakaldı.

as for the new international civil mission in kosovo, the nato chief said that he asked for co-operation between the un and eu, as well as with nato.
nato başkanı kosova'daki yeni uluslararası sivil misyon hakkında, nato ile olduğu kadar bm ve ab arasında da işbirliği istediğini söyledi.

he asked for stronger support from the united states in eliminating the pkk threat. but if turkey does decide to act, he said, it will not seek approval from washington.
gül, pkk tehdidinin ortadan kaldırılması için abd'den daha fazla destek beklediklerini, fakat türkiye’nin harekete geçmeye karar vermesi durumunda washington’dan onay beklemeyeceğini belirtti.

while in custody, he asked for strawberries, a tv set and works by tolstoy and gogol, and requested that his outstanding pension checks -- totaling over 40,000 euros -- be paid.
gözaltında tutulduğu sırada çilek, televizyon ve tolstoy ve gogol'ün eserlerini istemiş ve bekleyen emeklilik maaşı çeklerinin -toplamda 40 bin avroyu aşan- ödenmesini talep etmiş.