Vous avez cherché: he fell overboard and was drowned (Anglais - Turc)

he was drowned.
o, boğulmuştu.

he fell into the water and drowned.
suya düştü ve boğuldu.

he fell and hurt his leg.
o düştü ve bacağını incitti.

he fell and broke his arm while he was skiing.
kayak yaparken düştü ve kolunu kırdı.

he fell and hit his head on the floor.
düştü ve kafasını yere vurdu.

he fell down on the ice and broke his arm.
buzda düştü ve kolunu kırdı.

he fell from the tree.
o ağaçtan düştü.

he fell asleep in class and started snoring.
sınıfta uyuyakaldı ve horlamaya başladı.

he fell asleep at the wheel and had an accident.
direksiyon başında uykuya daldı ve kaza yaptı.

he fell ill, and therefore he gave up going abroad.
o hastalandı, ve bu yüzden yurt dışına gitmekten vazgeçti.

he fell asleep right away.
o hemen uykuya daldı.

he fell asleep on my shoulder.
o, benim omzumda uyuyakaldı.

he fell asleep with the radio on.
radyo açıkken uykuya daldı.

he fell head-long into the river.
balıklama nehre atladı.

he fell a victim to his own ambition.
kendi hırsının kurbanı oldu.

he fell a victim to a deadly disease.
Ölümcül bir hastalığa kurban gitti.

as soon as he went to bed, he fell asleep.
yatağa gider gitmez uykuya daldı.

he fell in love with the admiral's daughter.
amiralin kızına aşık oldu.

since he was very tired, he fell sound asleep.
Çok yorgun olduğu için mışıl mışıl uyudu.

he drew lots with them and was the one to be condemned [as one to be thrown overboard].
(oradakilerle) kur'a çekmiş de kaydırılanlardan (yenilenlerden) olmuştu.