Vous avez cherché: he is having a hard time losing weight (Anglais - Turc)

john is having a good time.
john iyi vakit geçiriyor.

he is giving me a hard time.
o, benimle uğraşıyor.

she was having a hard time swimming.
o, yüzerken zor bir zaman geçiriyordu.

i'm having a hard time concentrating.
ben yoğunlaşarak zor bir zaman yaşıyorum.

he gave me a hard time.
o bana zor zamanlar yaşattı.

he is having coffee now.
o şimdi kahve içiyor.

earth is having a fever.
yeryüzü, havale geçiriyor.

i'm having a hard time with french grammar.
fransızca dilbilgisinden sıkıntı çekiyorum.

tom is having a panic attack.
tom bir panik atak geçiriyor.

i had a hard time.
zor bir zaman geçirdim.

my cousin is having a baby next month.
kuzenim gelecek ay bir çocuk sahibi oluyor.

everybody had a hard time.
herkes zor zaman geçirdi.

did she have a hard time?
zor zaman geçirdi mi?

tom has a hard time hearing.
tom işitmekte zorluk çekiyor.

tom had a hard time finding work.
tom, iş bulurken zor zamanlar geçirdi.

tom had a hard time finding a taxi.
tom bir taksi bulmada zor bir zaman geçirdi.

i had a hard time finding his house.
onun evini bulmakta zorlandım.

i had a hard time getting to the airport.
havaalanına giderken zorluk çektim.

he is not what is called a genius. rather, he is a hard worker.
ona dahi denilmez, daha doğrusu o çalışkan bir işçidir.

bojan is having a hard time answering the question of what is a bigger passion for him --watching the games or filling the album.
bojan, kendisi için maçları izlemenin mi yoksa albümü tamamlamanın mı daha büyük bir tutku olduğuna karar veremiyor.