Vous avez cherché: i don't know how i'm gonna watch this scene (Anglais - Turc)

i don't know how to put this.
nasıl anlatsam?

i don't know how.
yöntemi bilmiyorum.

i don't know how far.
ne kadar uzak olduğunu bilmiyorum.

i don't know how to cook.
nasıl pişireceğimi bilmiyorum.

i don't know how this is going to turn out.
bunun sonu nasıl olacak, bilmiyorum.

i don't know how they did it.
bunu nasıl yaptılar bilmiyorum.

i don't know how deep the lake is.
gölün ne kadar derin olduğunu bilmiyorum.

i don't know how to speak turkey i go to google
ali babamisin yoksa erkekmisin bunu kanitla

i don't know how many of you have read it.
İçinizden kaçınızın onu okuduğunu bilmiyorum.

i don't know how to reply to that question.
o soruyu nasıl cevaplayacağımı bilmiyorum.

i don't know how to get involved in that process.
bu sürece nasıl dahil olunacağını bilmiyorum.

and i don't know how many yards, after john constable.
ne kadar yarda oldugunu bilmiyorum john constable'dan.

i don't know how many of you have heard about robocup.
kaçınız robocup'ı duydu bilmiyorum.

"i don't know how we can wait until the spring."
"bahara nasıl çıkacağız bilmiyorum." diyor.

i -- it's unbelievable how -- i don't know how that can be.
bunun nasil olabildiğine inanamıyorum.

"now i don't know how i'll get a new one and there are bills to pay every month.
Şimdi yeni iş bulur muyum bilmiyorum, her ay ödemem gereken faturalar var.

now, i don't know how that happened, and i didn't have anything to do with it, i promise you.
tam olarak nasıl olduğunu bilmiyorum, ve sizi temin ederim ki bu salgın ile hiç bir ilgim yok.

he said, "i don't know how to tell you this, but you gave me the greatest gift because i'm going to die."
"bunu sana nasıl söyleyeceğimi bilmiyorum, ama bana en büyük hediyeyi verdin çünkü öleceğim.", demiş.

he'll play it. i don't know how we'll react to it, but something will change.
onu çalacak. nasıl tepki vereceğimizi bilmiyorum, ama birşey değişecek.

and it all happened so quickly: i then -- i don't know how it happened -- but i went underwater.
ve bunların hepsi çok hızlı gerçekleşti sonra -- nasıl oldu bilemiyorum -- fakat suyun altındaydım.