Vous avez cherché: i know but i don (Anglais - Turc)

but i don't mind.
ama önemsemiyorum.

i don't know, but i bet tom does.
ben bilmiyorum fakat sanırım tom biliyor.

but i don't want to.
fakat ben istemiyorum.

but i know i needed to.
ama buna ihtiyacım olduğunu biliyordum.

i know the reason, but i can't tell you.
sebebini biliyorum fakat sana söyleyemem.

i know dirty jokes, but i never tell them.
açık saçık fıkralar bilirim ama asla onları anlatmam.

but i dont want
böyle olmuyo işte senin bi dil öğrenmen lazım

but i know it when i see it."
ama gördüğümde ne olduğunu bilirim."

but i know toughness when i see it.
fakat sertliği gördüğüm zaman bilirim.

but i can't.
ama yapamam.

but i miss you more
ama seni daha çok özlüyorum

and i go, "i know, but the legs ..."
ben "biliyorum, ama bacaklar..."

i don't know, but we'll try it.
bilmiyorum fakat, kesinlikle deneyeceğiz.

oh take the spiders too. i know they're not insects, but i don't care.
ah örümcekleri de al. biliyorum böcek değiller, ama umrumda değil.

but i had this question.
ama bir sorum vardı.

no, but i play tennis.
hayır, fakat tenis oynarım.

but i didn't find any.
fakat hiçbir şey bulmadım.

but i can taste things.
ama tat alabiliyorum tabi ki.

no but i know a little bit
cok tesekkur ediyorum

i know we've had problems, but i think they've all been solved.
sorunlarımız olduğunu biliyorum fakat sanırım onların hepsi çözüldü.