Vous avez cherché: let's talk after breakfast if you want (Anglais - Turc)

let's eat first if you want.
bir yemek yiyelim istersen önce.

let's talk if you want and bargain and determine our price.
gel bir konuşalım istersen, pazarlığımızı yapalım fiyatımızı belirleyelim.

if you want.
eğer isterseniz.

i can help if you want.
eğer istersen yardım edebilirim.

if you want to cry, cry.
ağlamak istiyorsanız ağlayın.

i can call tom if you want.
İstersen tom'u arayabilirim.

if you want to go, we'll go.
gitmek istiyorsanız gideceğiz.

i can help if you want me to.
yardım etmemi istersen edebilirim.

'come out to your tillage if you want to reap'
"madem devşireceksiniz, hadi erkenden mahsülünüzün başına gidin!" diye.

but me data if you want me to show you
ama sana göstermemi istiyorsan ben veri

if you want a pencil, i'll lend you one.
bir kurşun kalem istiyorsan, sana bir tane ödünç veririm.

but i'll tell you later if you want to know.
ama eğer bilmek isterseniz size daha sonra anlatabilirim.

if you want to belong, you need social play.
aidiyet duyabilmek için toplumsal oyunlara ihtiyacımız var.

check this if you want to see the inactive leds.
pasif gösterge ışıklarının gösterilmesini istiyorsanız işaretleyin.

check this if you want to display timezone in text.
zaman diliminin metin gösterilmesini istiyorsanız bunu işaretleyin.

ok. now, if you want to understand autism, animals.
tamam, şimdi eğer siz otizmi anlamak istiyorsanız hayvanları anlayacaksınız.

but if you want engagement, self-direction works better.
ama eğer kendini adama istiyorsanız kendi kendini yönetme daha iyi.

lot said, "these are my daughters if you want them."
"İşte benim kızlarım," dedi, "İlla da istiyorsanız!"

if this option is checked, k3b will remove any created images after the writing has finished. uncheck this if you want to keep the images.
eğer bu seçenek seçilirse, k3b yazma işlemi bittikten sonra oluşturulmuş tüm görüntüleri silecektir. eğer görüntüleri korumak istiyorsanız bunu seçilmemiş halde bırakınız.

if you want to talk about it, you know, i will listen to you through.
konuşmak istersen, biliyorsun, dinlerim seni sonuna kadar.