Vous avez cherché: my only (Anglais - Turc)

my one and only
biricigim

my one and only love
biricik aşkım

show & my events only
sadece & benim olaylarımı göster

show & my to-dos only
sadece & benim yapılacak Ögelerimi göster

had my people only known
"keşke benim halkım bir bilseydi..."

my reward lies only with god.
ben o iman edenleri kovacak da değilim.

you're my only real friend.
sen benim tek gerçek dostumsun.

he is my only living relative.
o benim yaşayan tek akrabamdır.

that's my only real aim in life.
bu benim hayattaki tek gerçek hedefim.

i had my only son die of cancer.
tek oğlumu kanserden öldürdüm.

and this will be my only comment on it.
ve bu da benim, bu konu hakkındaki tek yorumum olacak.

my only worry is that i have no worries.
tek derdim hiç derdimin olmaması.

he said, ‘alas! had my people only known
"keşke, dedi, kavmim bilseydi!"

my only trouble is i don't have a close friend.
tek sorunum yakın bir arkadaşımın olmamasıdır.

so, don’t look backwards. that’s my only recommendation here.
ama sakın arkaya doğru bakmayın. bu size tek tavsiyem.

i only feed my dog dry dog food.
ben köpeğimi sadece kuru köpek yiyeceği ile beslerim.

my only (means of protection) is to convey the message of god.
"(benim görevim,) yalnızca allah'tan olanı ve o'nun gönderdiklerini tebliğ etmektir.

he said, “if only my people knew.
o da dedi ki: "ne olurdu kavmim bilseydi!"

i ask of you no recompense for it, for my only reward is with the lord of the universe,
"ben bunun için sizden bir ücret istemiyorum. benim ödülüm sadece âlemlerin rabbi'ndedir.

we named our only son tom after my grandfather.
tek oğlum tom'a büyük babamın ismini verdik.