Vous avez cherché: my only one (Anglais - Turc)

take only one.
sadece bir tane al.

only one procession?
sadece bir yürüyüş mü?

the only ones
the only ones

god is only one god.
"Üçtür!" demeyin.

you're the only one.
sen teksin.

only one type of fruit
sadece tek çeşit meyve

allah is only one god.
allah ancak bir tek allah'tır.

start only & one instance
sadece & tek oturum aç

i'm the only one here.
buradaki tek kişi benim.

she wasn't the only one!
ve bunu yapan sadece o değildi!

there is only one allah.
o ancak bir tanrı'dır.

there is only one truth!
sadece tek bir gerçek var.

() ahaziah reigned only one year.
ahaziah sadece bir yıl krallık yapabildi.

he is my only living relative.
o benim yaşayan tek akrabamdır.

that's my only real aim in life.
bu benim hayattaki tek gerçek hedefim.

i had my only son die of cancer.
tek oğlumu kanserden öldürdüm.

and this will be my only comment on it.
ve bu da benim, bu konu hakkındaki tek yorumum olacak.

my only worry is that i have no worries.
tek derdim hiç derdimin olmaması.

my only instruments are [an] altimeter and time.
aletlerim sadece irtifa ölçer ve saat.

my only trouble is i don't have a close friend.
tek sorunum yakın bir arkadaşımın olmamasıdır.