Vous avez cherché: ought (Anglais - Turc)

we ought to win.
biz kazanmalıyız.

people ought to work.
İnsanlar çalışmalı.

i really ought to go.
gerçekten gitmeliyim.

he ought to have arrived here.
o, buraya varmış olmalı.

he ought to have been an actor.
o, bir aktör olmalıydı.

he ought to have arrived home by now.
Şimdiye kadar eve varmış olmalı.

at your age, you ought to know better.
senin yaşında daha iyi bilmelisin.

at your age you ought to support yourself.
senin yaşında kendini geçindirmelisin.

and therefore, you ought to look at alternatives.
bu yüzden, diğer alternatiflere bakmanız gerek.

i really ought to get back to my office.
gerçekten ofisime dönmem gerekiyor.

i ought to go there, but i won't.
oraya gitmek zorundayım fakat gitmeyeceğim.

you ought to ask for your teacher's permission.
Öğretmeninin iznini istemelisin.

you ought to have invited him, but you didn't.
onu davet etmeliydin fakat etmedin.

saying: ye shall not worship ought except allah.
(de ki: bu kitap) "allah'tan başkasına ibadet etmemeniz için (indirildi).