Vous avez cherché: pace (Anglais - Turc)

pace
adım

s~pace
b~oşluk

after pace
pacing sonrasında

tom kept pace.
tom ayak uydurdu.

his pace quickened.
onun yürüyüşü hızlandı.

v-pace suppression
v-pace bastırması

he kept pace with her.
o ona ayak uydurdu.

polarity pace / sense
polarite pace/sense

let's pace ourselves.
volta atalım.

refractroy period after pace*
pace sonrasında refrakter periyodu*

i can't keep pace with you.
ben sana ayak uyduramam.

he walked at a quick pace.
o büyük bir hızla yürüdü.

m115-3001 (safety window pace)
m115-3001 (gÜvenlİk penceresİ pace)

as i walked out, her pace slowed.
ben dışarı yürüdükçe, adımları yavaşladı.

but this has progressed at an exponential pace.
ama bu eksponansiyel bir hızla ilerledi.

pace president luis maria de puig is in bih.
pace başkanı luis maria de puig bh'de bulunuyor.

are you satisfied with the pace of the reforms?
reform süreçlerinin hızından memnun musunuz?

another obstacle has been the slow pace of liquidations.
bir diğer engel de, tasfiye sürecinin yavaşlığı.

but things are also changing at a very rapid pace.
ama aynı zaman da bazı şeyler değişiyor, oldukça hızlı bir şekilde.

discussions focused on the pace of defence reforms in bih.
görüşmelerde bh'deki savunma reformlarının hızı üzerinde duruldu.