Vous avez cherché: perpetrator (Anglais - Turc)

perpetrator
Şüpheli

the perpetrator was arrested.
saldırgan tutuklandı.

they did not identify him as a perpetrator.
bu tanıklar sanığı fail olarak teşhis etmedi.

the perpetrator was also killed in the ensuing shootout.
Çıkan silahlı çatışmada cinayetin faili de hayatını kaybetti.

the police have failed to arrest even a single perpetrator!
polis tek bir kişiyi bile yakalayamadı!

take path one, you're going to be a perpetrator of evil.
birinci yolu seçin, kötülüğü işleyen olursunuz.

they have broken out of the existing frame of victim and perpetrator.
mevcut olan mağdur-suçlu çerçevesinden sıyrılabilmişler.

their camera was opened and the tape stolen by an unknown perpetrator.
kimliği bilinmeyen biri tarafından kameraları açılıyor ve kaset çalınıyor.

if the perpetrator is forgiven by the affected party, this will be an expiation of his crime.
ama kim bunu sadaka olarak bağışlarsa o kendisi için bir kefarettir.

a victim or eyewitness identifies a suspected perpetrator through law enforcement's use of images.
bir mağdur ya da görgü şahidi olası faili teşhis ederken kolluk kuvvetlerinin sağladığı görüntülerden yararlanıyor.

and the state's key witness in ron's case was, in the end, the actual perpetrator.
ron'un davasında kilit şahidin sonradan olayın gerçek faili olduğu ortaya çıktı.

the police have arrested the perpetrator, who media has identified as 32-year-old norwegian anders behring breivik.
polis, kimliği 32 yaşındaki norveçli anders behring breivik olarak belirtilen faili tutukladı.

"any violation of human rights is liable to punishment and perpetrators should be convicted.
prçevski, "her insan hakkı ihlali cezalandırılmalı ve failler yargılanmalıdır.