Vous avez cherché: playing a game (Anglais - Turc)

i'm playing a tv game.
ben bir tv oyunu oynuyorum.

i am playing a browser game.
bilgisayar oyunu oynuyorum.

she's playing a computer game.
ve o bilgisayarda oyun oynuyor.

they were playing a game of checkers.
dama oyunu oynuyorlardı.

fabre says he is not playing a game
faruk says he is not playing a game

tom and mary are playing a video game.
tom ve mary bir video oyunu oynuyor.

learn the piano just by playing a game
sadece oyun oynayarak piyano öğrenin

a game engine
bir oyun motoru

i was playing a game when i felt an earthquake.
bir deprem hissettiğimde, oyun oynuyordum.

now, why a game?
Şimdi, neden oyun?

select a game type
bir oyun tipi seçin

this is not a game.
bu bir oyun değil.

it's just a game.
o sadece bir oyun.

and you're playing a painful sound.
acı dolu bir melodi çalıyorsunuz.

in a war, two allies are playing a non-zero-sum game.
savaşta, iki müttefik de sıfırsız toplam oyunu oynar.

it's a game changer.
İşte bu oyunu değiştiriyor.

a game of visual perception
bir görsel algı oyununame

i challenged him to a game.
ona bir oyunda meydan okudum.

so oil is playing a less significant role every year.
yani her yıl petrolün etkinliği sürekli olarak azalıyor.

a game to enhance your memory
hafızanızı güçlendirmeye yarayan bir oyun