Vous avez cherché: quarreling (Anglais - Turc)

they are always quarreling.
onlar her zaman tartışıyorlar.

please cease from quarreling.
lütfen tartışmaktan vazgeçin.

they stopped quarreling when i came in.
İçeri geldiğimde tartışmayı kestiler.

she had no intention of quarreling with him.
onun, onunla tartışmaya niyeti yoktu.

i tried my best to get them to stop quarreling.
onların tartışmasını durdurmak için elimden geleni yaptım.

the two sisters were always quarreling with each other.
İki kız kardeş birbirleriyle sürekli kavga ediyorlar.

indeed, that is truth - the quarreling of the people of the fire.
bu, cehennem halkının birbiriyle çekişmesi kesin bir gerçektir.

the two countries have been quarreling about macedonia's name for more than 17 years.
İki ülke 17 yıldan uzun süredir makedonya'nın ismi konusunda anlaşmazlık içinde bulunuyor.

they became two parties (believers and disbelievers) quarreling with each other."
[7,73-77; 11,61-68; 26,141-159]

the plan promises to end years of quarreling over the adriatic sea coastline and open the door to warmer relations between slovenia and croatia.
planda adriyatik denizi kıyı şeridiyle ilgili yıllardır süren anlaşmazlığa son verilmesi ve slovenya ile hırvatistan arasındaki ilişkilerin ızınması vaat ediliyor.

does edi rama's latest proposal herald an end to albania's political woes, or the start of new quarreling?
edi rama'nın son önerisi arnavutluk'un siyasi sorunlarının son bulacağının müjdesi mi, yoksa yeni bir tartışmanın başlangıcı mı?

allah presents an example: a slave owned by quarreling partners and another belonging exclusively to one man - are they equal in comparison?
allah (ortak koşanlar için) bir örnek verdi: kendisi hakkında uyumsuz ve geçimsiz bulunan, sahipleri de çok ortaklı olan (köle) bir adam ile yalnızca bir kişiye teslim olmuş bir adam. bu ikisinin durumu bir olur mu?

allah presents an example: a slave owned by quarreling partners and another belonging exclusively to one man - are they equal in comparison? praise be to allah!
allah, bir örnek getirmede: bir adamın ortakları var, ahlakları kötü, geçimsiz ve birbirleriyle çekişip durmadalar ve bir adam da varki bir kişiye teslim olmuş, yalnız onun hizmetinde, bunlar hiç bir olur mu?

with quarreling at the top resulting in the suspension of romania's defence minister and the forced retirement of its army chief, some warn that the military's performance could be affected if leadership is not restored.
Üst kademelerdeki tartışmaların romanya'nın savunma bakanının kızağa çekilmesi ve genelkurmay başkanının zorla emekli edilmesine yol açması üzerine, bazı kesimler yönetim geri gelmediği takdirde ordunun performansının etkilenebileceğini savunuyor.

even after we showed you what you wanted, you began to lose courage, started quarreling with each other, and disobeyed god's orders. some of you want worldly gains and others of you want rewards in the hereafter.
onun izniyle kafirleri kırıp biçiyordunuz, ama allah size arzuladığınız zaferi gösterdikten sonra gevşeyip bu hususta çekiştiniz ve isyan ettiniz; sizden kimi dünyayı, kimi ahireti istiyordu; derken denemek için allah sizi geri çevirip bozguna uğrattı.