Vous avez cherché: she is not so foolish as to do such a thing (Anglais - Turc)

i decided not to do such a foolish thing.
böylesine aptalca bir şeyi yapmamaya karar verdim.

you should not do such a thing.
böyle bir şey yapmamalısın.

is not so easy to do
o kadar kolay yapmak değildir

is he so foolish as to believe that?
o, ona inanacak kadar budala mı?

a gentleman would not do such a thing.
bir beyefendi böyle bir şey yapmazdı.

an honest man would not do such a thing.
dürüst bir insan böyle bir şey yapmazdı.

what made her do such a thing?
ona öyle bir şeyi yaptıran nedir?

i cannot bring myself to do such a thing.
böyle bir şey yapmak için kendimi ikna edemiyorum.

how could you do such a thing?
böyle bir şeyi nasıl yapabildin?

don't do such a thing in fun.
Şakadan böyle bir şey yapmayın.

you must on no account do such a thing.
hiçbir şekilde böyle bir şey yapmamalısın.

a gentleman wouldn't do such a thing.
bir centilmen böyle bir şey yapmazdı.

there is no reason why you shouldn't do such a thing.
böyle bir şeyi yapmaman için hiçbir sebep yok.

she is not such a girl as you imagine her to be.
o, senin düşündüğün gibi bir kız değildir.

a japanese person would never do such a thing.
bir japon insanı böyle bir şeyi asla yapmazdı.

tom can't do such a thing and get away with it.
tom böyle bir şey yapamaz ve yanına kar kalmaz.

and why did you not, when you heard it, say, ‘it is not for us to say such a thing.
nasıl oldu da onu işitir işitmez: “böylesi iftiraları ağzımıza alamayız, böyle şeyler bize yakışmaz.

it can be expensive, not feasible, unethical, or, frankly, just not possible to do such a thing.
Çok pahalı olabilir [çok zor] ahlaki olmayabilir, veya, dürüstçe söylemem gerekirse, mümkün de değil.

he is not such a fool as to believe that story.
hikayeye inanacak kadar öylesine aptal değildir.

i gave an answer, reacted as to how you could say such a thing. they walked up to us.
ben cevap verdim, tepki verdim, sen nasıl böyle bir şey söylersin diye; onlar bizim üstümüze yürüdüler.