Vous avez cherché: soaring (Anglais - Turc)

prices keep on soaring.
fiyatlar yükselmeye devam ediyor.

it is an elegant soaring bird.
havada zarif bir şekilde süzülür.

set we not therein soaring mountains?
orada oturaklı, başını yücelere kaldırmış dağlar oluşturduk.

an eagle was soaring high up in the air.
bir kartal havada yüksekte süzülüyordu.

and the soaring palm trees, with clustered dates.
birbirine girmiş kat kat tomurcukları olan yüksek hurma ağaçları yetiştirdik;

soaring temperatures and high winds were hampering efforts.
artan sıcaklarla şiddetli rüzgar, yangın söndürme çalışmalarını olumsuz etkiledi.

drivers cited soaring fuel prices in justifying their demands.
sürücüler artan akaryakıt fiyatlarını taleplerini haklı göstermek için kullandılar.

the decision was prompted by soaring oil prices in world markets.
karara, dünya piyasalarında petrol fiyatlarında yaşanan artış neden oldu.

those without a place to escape the soaring temperatures suffered most.
sığınacak yeri olmayanlar için yükselen sıcaklıklar tam bir işkenceydi.

set we not therein soaring mountains? sated you with sweetest water?
orada yüksek yüksek dağlar oturtup da size bir tatlı su sunmadık mı?

soaring oil prices are sparking fears of higher inflation. [reuters]
petrol fiyatlarındaki artış, enflasyonun yükseleceğine dair endişeye neden oluyor. [reuters]

crisis-hit bulgaria witnessed a nationwide protest against soaring fuel prices sunday.
kriz mağduru bulgaristan, pazar günü, artan akaryakıt fiyatlarına karşı ülke çapında gösterilere sahne oldu.

serbia has also been sweltering, with temperatures soaring as high as 42 degrees celsius in some areas.
hava sıcaklığının bazı gölgelerde 42 dereceyi bulduğu sırbistan da sıcak dalgasından payını alıyor.

the country has been battling severe power shortages due to a lack of rain for hydropower generation and soaring domestic consumption.
Ülke, hidroelektrik üretimi için gerekli yağmurların yetersiz kalması ve artan iç tüketim nedeniyle şiddetli elektrik kesintileri çekiyordu.

interest is soaring this year, after prices for coastal properties plunged by more than 50% from peak levels.
deniz kıyısındaki emlak fiyatlarının tepe seviyelerden %50'den fazla düşmesinin ardından, bu yıl artan bir ilgi var.

the price of cooking oil is soaring, along with those of petrol and heat. [tomislav georgiev]
benzin ve ısınma fiyatlarıyla birlikte yemeklik yağ fiyatları da artıyor. [tomislav georgiev]

in this soaring demonstration, deaf percussionist evelyn glennie illustrates how listening to music involves much more than simply letting sound waves hit your eardrums.
beklentilerimizin ötesindeki bu sunumda, sağır vurmalı çalgı sanatçısı evelyn glennie müzik dinlemenin sadece ses dalgalarının kulak zarımıza çarpmasına izin vermekten çok daha fazlası olduğunu gösteriyor.

the wings are long and broad, suitably shaped for soaring and gliding flight, and have the unusually large number of 30 to 35 secondary flight feathers.
kanatları uzun ve geniştir, süzülerek uçmak için uygun şekildedir ve 30 ila 35 arasında oldukça çok sayıda ikincil uçuş tüyü vardır.

a bulgarian opposition party is demanding renegotiation of a gas deal with russia, as hard-pressed businesses and the public struggle with soaring gas prices.
bir bulgar muhalefet partisi, sıkıntı içindeki işletmeler ve halk artan doğalgaz fiyatlarıyla mücadele ederken rusya ile yapılmış doğalgaz anlaşmasının yeniden müzakere edilmesini talep ediyor.

humans and soaring birds have found nature to be generous in providing replenishable energy. sailplanes have flown over 1,000 miles, and the altitude record is over 50,000 feet.
İnsanlar ve gittikçe artan kuşlar, doğayı yenilenebilir enerji konusunda cömert bulmaktalar. planörler şimdiye kadar rekor olarak 1.000 mil kadar ileri ve 50.000 feet yüksekten uçabildiler.