Vous avez cherché: soo was up there (Anglais - Turc)

look up there.
oraya bak.

soo was up babez?
soo was up babez??

cannot get up there
orada kalamazsın

don't go up there.
oraya gitme.

and there was a bright spot up there.
ve orada parlak bir nokta oluştu.

and, up there, you see uganda.
ve yukarıda uganda'yı görüyorsunuz.

his office is right up there.
onun ofisi orada sağda.

it's not a flood, it was pushed up there.
bu bir sel baskının değil tamamen yukarıya itilmenin bir neticesi.

an incredible conversation sprung up there.
yollar bulmaya çalıştılar. muhteşem bir tartışma ortamı oluştu.

and then everyone was up on the roof, so i ran up there.
herkes çatıya çıkmıştı, hemen ben de çıktım.

and i wanted the world to know what was happening up there.
ve dünyanın orada neler olup bittiğininden haberdar olmasını istiyorum.

and if i blow it up there, you see it.
fotoğrafı oraya doğru büyütürsem göreceksiniz.

ca: just leave it up there for a sec.
ca: birkaç saniye kalsın orada.

albert instructs, "push it way up there."
albert komut veriyor "tamamen yukarı kadar it."

he gets up there and then he ... comes back up.
havalanıyor -- tekrar yukarı çıkıyor.

and there's the temperature up there in 2009.
ısının 2009'da ne kadar yükseldiğini gösteriyor.

and i can bring that around, put that up there.
bunu alabilirim, buraya koyabilirim.

but ... although some of them were quite up there for me.
fakat... yine bazıları benim için hala biraz zordu.

and they're actually still flying up there today.
ve aslina bakarsaniz hala orada dalgalaniyorlar.

and sort of the posterbirds for this idea are the birds up there.
ve bu fikir için bariz örnekler havadaki kuşlar.