Vous avez cherché: squeeze (Anglais - Turc)

squeeze
ezmek

squeeze the trigger.
tetiğe bas.

so you get a big squeeze.
yani darboğaza düşersiniz.

high prices squeeze greek consumers
yüksek fiyatlar yunan tüketicisini sıkıştırıyor

you squeeze your hand, these muscles contract.
elinizi sıkıyorsunuz, bu kaslar kasılıyor.

tom tried to squeeze in between mary and john.
tom mary ve john'un arasına sığışmaya çalıştı.

if i squeeze the tip, they go from tip to base.
eğer ucunu sıkarsam, ucundan dibine gidiyor.

she tried to squeeze the juice from the orange.
o, portakalın suyunu sıkmaya çalıştı.

if you squeeze things together, the temperature goes up.
eğer cisimleri bir araya sıkıştırırsanız ısı artar.

squeeze ultra bleach to outlets-lavatory holes.
giderlere - lavabo deliklerine ultra çamaşır suyunu sıkın.

so if i squeeze the base, the bands go from base to tip.
yani eğer dibini sıkacak olursam, bantlar dibinden ucuna gidiyor.

the resulting lack of job opportunities could squeeze consumers further.
bundan doğacak istihdam düşüşü tüketicileri daha da sıkıştırabilir.

so what do you think happens if you squeeze it in the middle?
peki eğer ortadan sıkarsanız ne olur dersiniz?

that is, a ring of particles would stretch or squeeze by just one part in 1026.
başka bir ifade ile bir parçacıklar halkası 1026'da bir kadar genişleyip sıkışacaklardır.

a 57/42.6 mm squeeze bore adaptor was developed for the gun but was never adopted.
bu silah için 57/42.6 mm squeeze bore aparatı geliştirilmiş ancak hiç kullanılmamıştır.

can feel like somebody's opening a tiny little box and asking you to squeeze yourself inside of it.
sanki biri küçük bir kutuyu açıyormuş ve bizden onun içine sıkışmamızı istiyormuş gibi hissettirir.

the tamping tines penetrate the ballast on either side of the sleeper and squeeze the ballast into the void, thereby retaining the sleeper in its raised position.
Şişleme dişleri, traversin herhangi bir tarafına girmekte ve balastı boşlukta sıkıştırarak traversi yükseltilmiş pozisyonda tutmaktadır.

and the conventional thing with apartment buildings in this part of the world is you have your tower, and you squeeze a few trees around the edge, and you see cars parked.
ve dünyanın bu kısmında apartmanlar ile ilgili geleneksel şey bir kuleniz vardır, kenarlara birkaç ağaç sıkıştırabilirsiniz, ve park edilmiş arabaları görüyorusunuz.

because the greek cypriot administration is already an eu member, skeptics believe the greek faction is using the talks to squeeze concessions from turkey in return for support for ankara's eu candidacy.
kıbrıs rum yönetimi zaten ab üyesi olduğu için, şüpheciler rum kesiminin müzakereleri ankara'nın ab adaylığına destek verme karşılığında türkiye'den taviz koparmak için kullandığına inanıyorlar.

*speed: this is the speed at which a point on the wave (for example, a point of maximum stretch or squeeze) travels.
* hız: dalga üzerinde (mesela en büyük gerilme veya sıkışma yerindeki) bir noktanın hızıdır.