Réalisées par des traducteurs professionnels, des entreprises, des pages web ou traductions disponibles gratuitement.
french sociologist antoine buéno described them in a 2011 book as a totalitarian and racist utopia.
fransız sosyolog antoine buéno 2011 yılında yayınladığı kitabında onları totaliter ve ırkçı ütopya olarak tanımladı.
president fatmir sejdiu wants to hold the next general vote in 2011, which the opposition says is totalitarian.
cumhurbaşkanı fatmir seydiu bir sonraki genel seçimlerin 2011 yılında yapılmasını isterken, muhalefet bunun totaliterlik olduğunu ileri sürüyor.
some, like luli, argued for publishing the book to better understand the totalitarian ideology that leads people to do evil.
luli gibi bazıları, insanları kötülüğe yönelten totaliter ideolojiyi daha iyi anlamak için kitabın yayınlanmasını savunuyor.
"having in mind our experience and political culture, a strong presidential system can incite dictatorship or totalitarian governance.
analist ve fol adlı stk'nın kurucularından ramadan İlazi setimes'a şunları söyledi: "deneyimlerimizi ve siyasi kültürümüzü göz önünde bulunduracak olursak, güçlü bir başkanlık sistemi, diktatörlüğü veya totaliter bir rejimi kışkırtabilir.
speaking about the antalya conference, ayhan said the participants agreed everything must be done to change syria from a totalitarian country to a secular democracy.
antalya'daki konferansla ilgili sözlerinde ayhan, katılımcıların suriye'yi totaliter bir ülkeden laik bir demokrasiye dönüştürmek için her şeyin yapılması gerektiği konusunda anlaştığını söyledi.
"the vote has shown that montenegrins are still not ready for change of the corrupt and totalitarian regime," he said sunday.
muhalif lider pazar günkü konuşmasında, "seçimler, karadağ halkının yolsuzluk içindeki totaliter rejimin değişime hala hazır olmadığını göstermiştir." dedi.
but the road from 45 years of totalitarian rule -- during which the west was the enemy -- to becoming a us partner and future nato member was not easy.
fakat - batı'nın düşman olarak algılandığı - 45 yıllık totaliter yönetim sonrasındaki abd ile ortaklık ve nato üyeliği yolu kolay alınmadı.
that is, they have contributed to the process but only unwittingly, as a by-product of new non-authoritarian and totalitarian atmospheres within which they function.
yani sürece, faaliyet gösterdikleri yeni otoriter ve totaliter ortamların bir yan ürünü olarak, farkında olmadan katkıda bulundular.
in time, though, he and his cohorts were swept away as the country turned its back on the legacy of enver hoxha, the totalitarian ruler whose paranoia and uncompromising stalinism had made albania the most isolated nation in europe.
ancak zamanla, ülkenin paranoya ve taviz vermez stalinciliği ile arnavutluk'u avrupa'nın en tecrit halindeki ülkesi haline getiren totaliter iktidar enver hoca'nın mirasına sırtını dönmesiyle, o ve avanesi süpürülüp gittiler.
and although adults may not be quite at the level of totalitarian regimes, kids have no, or very little say in making the rules, when really the attitude should be reciprocal, meaning that the adult population should learn and take into account the wishes of the younger population.
ve yetişkinler totaliter rejimler seviyesinde olmasalar da, çocukların kurallar konusunda söz hakkı ya hiç yok ya da çok az, konumlarımız gerçekten eşit olsaydı, yetişkinler gençlerin isteklerini göz önüne alırlardı ve onlardan ders alırlardı.
"for the citizens of the former yugoslavia, 1989, unfortunately, was not the year of the famous revolution, which essentially ended the tumultuous and totalitarian 20th century," belgrade historian cedomir antic said at a conference devoted to the 20th anniversary of the fall of the berlin wall.
belgradlı tarihçi cedomir antiç berlin duvarı'nın yıkılışının 20. yıldönümü münasebetiyle düzenlenen bir konferansta yaptığı konuşmada, "eski yugoslavya vatandaşları için, 1989 ne yazık ki düzensiz ve totaliter 20. yüzyıla son veren ünlü devrimin yılı değildi." dedi.