Vous avez cherché: touchy (Anglais - Turc)

tom is touchy.
tom hassas.

she's really touchy about her new braces.
o, yeni pantolon askısı hakkında gerçekten hassas.

is this some kind of touchy-feely socialist conspiracy going on here?
bu bir tür dokunaklı sosyalist komplosu filan mı?

although the government must push ahead to meet its imf committments, the sale of state assets continues to be a touchy issue.
hükümet imf'ye verdiği sözleri yerine getirmek için ilerlemek zorunda olsa da, kamu varlıklarının satışı hassas bir konu olma özelliğini sürdürüyor.

one of the more touchy political subjects in bhutan is the use of indian cheap labor that they import from india to build the roads, and then they send these people home once the roads are built.
butan'daki hassas siyasi konulardan birisi hindistan'dan yollari insa etmek icin ithal edilen ve yollar yapildiktan sonra eve geri gonderilen ucuz hint isci sinifinin kullanilmasi.

regional co-operation - the idea that the countries of southeastern europe should work together in some political and economic activities - is a touchy issue.
güneydoğu avrupa ülkelerinin bazı siyasi ve ekonomik etkinliklerde birlikte çalışması düşüncesini ifade eden bölgesel işbirliği kavramı duyarlı bir noktada bulunuyor.

but, this is a touchy subject, and i work for the discovery channel, and we want to portray accurately whatever it is we do, and we certainly want to do it with a lot of respect for the animals.
ama bu hassas bir konu ve ben discovery channel'da çalışıyorum, yaptığımız ne varsa doğru olarak göstermek istiyoruz ve elbette bunu hayvanlara büyük bir saygıyla yapmak istiyoruz.

local people were glad to see the president, he says, but touchy issues -- such as the status of the kurdish language -- remain unresolved and the economy remains a pressing concern.
arslan, yerel halk cumhurbaşkanını görmekten memnun olsa da, kürtçe'nin statüsü gibi hassas konuların çözülmeden kaldığını ve ekonominin acil bir sorun olmaya devam ettiğini söylüyor.

basescu defended his remarks, saying that "some get touchy when it comes to history" and adding that the soviet union "doesn't exist anymore".
yaptığı yorumu savunan basescu ise, "tarih söz konusu olduğunda, kimilerinin alınganlaştığını" ve sovyetler birliği'nin "artık var olmadığını" söyledi.